İlginçtir, Allah, hem Kur’an’daki cümlelerini hem de kâinat kitabındaki
eserlerini “ayet” diye nitelendiriyor. Kur’an’da en sıklıkla söz edilen
kâinat ayetlerinin başında gökyüzü gelir. Allah, herkesin her zaman
gördüğü ve çoğunlukla hayran kaldığı gökyüzüne sıklıkla dikkatimizi
çeker:
“Üstlerindeki göğe bakmazlar mı, onu nasıl bina edip süsledik...” (Kaf Suresi, 50/6)
Bir başka ayette ise şöyle buyurur:
“Göklerin ve yerin yaratılışı ile dillerinizin ve renklerinizin
farklılığı da yine O’nun ayetlerindendir. İlim sahipleri için elbette
bunda deliller vardır.” (Rum Suresi, 30/22).
İlk ayet, gökyüzüne bakmamızı ve onun nasıl yaratıldığını düşünmemizi
emrediyor. İkinci ayet ise, göklerin ve yerin yaratılışı konusunda ilim
elde eden ve bu ilmini kullanarak tefekkür eden insanların Allah’ın
varlığına ilişkin deliller göreceğini söylüyor. Bu ayetler nazil olalı
on dört asırdan fazla süre geçti. O günden bu yana, insanoğlunun uzay
hakkındaki bilgisinde çok büyük ilerleme oldu. Astronomi diye ayrı bir
bilim alanı gelişti. Bu bilgilerin hepsini burada anlatma imkânımız yok.
Bir misalle, uzay hakkında edindiğimiz yeni bilgileri kullanıp,
Allah’ın ayetlerini nasıl okuyacağımızı anlamaya çalışalım.