Saklı Düşler
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Genel Paylaşım Platformu
 
AnasayfaKapıAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
En son konular
» 20-26 Aralık 2021 Haftalık Burç Yorumları
NİSA SÜRESİ MEALİ Emptytarafından angelic Ptsi 20 Ara. 2021, 00:54

» Emanet Dizisi Sohbet ve Yorum Konusu
NİSA SÜRESİ MEALİ Emptytarafından Zeyno_zen C.tesi 18 Ara. 2021, 04:43

» Barbaroslar Akdeniz'in Kılıcı Dizisi Sohbet ve Yorum Konusu
NİSA SÜRESİ MEALİ Emptytarafından Zeyno_zen C.tesi 18 Ara. 2021, 04:41

» Mahkum Dizisi Sohbet ve Yorum Konusu
NİSA SÜRESİ MEALİ Emptytarafından Zeyno_zen C.tesi 18 Ara. 2021, 04:36

» Aziz Dizisi Sohbet ve Yorum Konusu
NİSA SÜRESİ MEALİ Emptytarafından Zeyno_zen C.tesi 18 Ara. 2021, 04:33

» Kıbrıs Zafere Doğru Dizisi Sohbet ve Yorum Konusu
NİSA SÜRESİ MEALİ Emptytarafından Zeyno_zen C.tesi 18 Ara. 2021, 04:31

» Arka Sokaklar Dizisi Sohbet ve Yorum Konusu
NİSA SÜRESİ MEALİ Emptytarafından Zeyno_zen C.tesi 18 Ara. 2021, 04:29

» Camdaki Kız Dizisi Sohbet ve Yorum Konusu
NİSA SÜRESİ MEALİ Emptytarafından Zeyno_zen C.tesi 18 Ara. 2021, 04:26

» Kaderimin Oyunu Bölüm Yorumları
NİSA SÜRESİ MEALİ Emptytarafından Zeyno_zen C.tesi 18 Ara. 2021, 04:24

» Bir Zamanlar Çukurova Dizisi Sohbet ve Yorum Konusu
NİSA SÜRESİ MEALİ Emptytarafından Zeyno_zen C.tesi 18 Ara. 2021, 04:16

En iyi yollayıcılar
KarFırtınası
NİSA SÜRESİ MEALİ Vote_lcapNİSA SÜRESİ MEALİ Voting_barNİSA SÜRESİ MEALİ Vote_rcap 
Bulut
NİSA SÜRESİ MEALİ Vote_lcapNİSA SÜRESİ MEALİ Voting_barNİSA SÜRESİ MEALİ Vote_rcap 
Zeyno_zen
NİSA SÜRESİ MEALİ Vote_lcapNİSA SÜRESİ MEALİ Voting_barNİSA SÜRESİ MEALİ Vote_rcap 
Saklı Düşler
NİSA SÜRESİ MEALİ Vote_lcapNİSA SÜRESİ MEALİ Voting_barNİSA SÜRESİ MEALİ Vote_rcap 
dRuLL-TR
NİSA SÜRESİ MEALİ Vote_lcapNİSA SÜRESİ MEALİ Voting_barNİSA SÜRESİ MEALİ Vote_rcap 
Mystery
NİSA SÜRESİ MEALİ Vote_lcapNİSA SÜRESİ MEALİ Voting_barNİSA SÜRESİ MEALİ Vote_rcap 
fenhas
NİSA SÜRESİ MEALİ Vote_lcapNİSA SÜRESİ MEALİ Voting_barNİSA SÜRESİ MEALİ Vote_rcap 
Terlan
NİSA SÜRESİ MEALİ Vote_lcapNİSA SÜRESİ MEALİ Voting_barNİSA SÜRESİ MEALİ Vote_rcap 
Rüzgar
NİSA SÜRESİ MEALİ Vote_lcapNİSA SÜRESİ MEALİ Voting_barNİSA SÜRESİ MEALİ Vote_rcap 
รยקєгเรเ
NİSA SÜRESİ MEALİ Vote_lcapNİSA SÜRESİ MEALİ Voting_barNİSA SÜRESİ MEALİ Vote_rcap 
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
Istatistikler
Toplam 73 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: SiyahSancaktaR

Kullanıcılarımız toplam 2260 mesaj attılar bunda 1328 konu
Anahtar-kelime
konu 2022 açma hangi grubu 2021
Haftanın en aktif yollayıcıları
No user

 

 NİSA SÜRESİ MEALİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
KarFırtınası
Kurucu
KarFırtınası


Mesaj Sayısı : 687
Forum Puanı : 1995
Rep Puanı : 53

NİSA SÜRESİ MEALİ Empty
MesajKonu: NİSA SÜRESİ MEALİ   NİSA SÜRESİ MEALİ EmptyCuma 05 Ağus. 2011, 15:04

NİSA SURESİ

Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla
1- Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini
yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan
Rabbinizden korkup-sakının. Ve (yine) kendisiyle, birbirinizle
dilekleştiğiniz Allah'tan ve akrabalık (bağlarını koparmak)tan sakının.
Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir.

2- Yetimlere mallarını verin ve murdar olanla temiz olanı
değiştirmeyin. Onların mallarını mallarınıza katarak yemeyin. Çünkü bu,
büyük bir suçtur.

3- Eğer yetim (kız)lar konusunda adaleti yerine getiremeyeceğinizden
korkarsanız, bu durumda, (onlarla değil) size helal olan (başka)
kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Şayet adaleti
sağlayamayacağınızdan korkarsanız, o zaman bir (eş) ya da sağ
ellerinizin malik olduğu (cariye) ile (yetinin). Bu, sapmamanıza daha
yakındır.

4- Kadınlara mehirlerini gönülden isteyerek (ve bir hak olarak)
verin, fakat onlar, gönül hoşluğuyla size ondan bir şeyi bağışlarlarsa,
onu da afiyetle, iç huzuruyla yiyin.

5- Allah'ın sizin için (kendileriyle hayatınızı) kaim (geçiminizi
sağlamaya destekleyici bir araç) kıldığı mallarınızı düşük akıllılara
vermeyin; bunlarla onları rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel
(maruf) söz söyleyin.

6- Yetimleri, nikaha erişecekleri çağa kadar deneyin; şayet
kendilerinde bir (rüşd) olgunlaşma gördünüz mü, hemen onlara mallarını
verin. Büyüyecekler diye israf ile çarçabuk yemeyin. Zengin olan
iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da artık maruf (ihtiyaca ve örfe
uygun) bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman,
onlara karşı şahid bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter.

7- Anne ve baba ile akrabaların bıraktıklarından erkekler için bir
pay vardır; anne ve baba ile akrabanın bıraktıklarından kadınlar için
de bir pay vardır. Bunun azından ve çoğundan farz kılınmış bir pay
vardır.

8- (Mirası) Bölüşme sırasında yakınlar, yetimler ve yoksullar da
hazır olursa, onları ondan rızıklandırın ve onlara güzel (maruf) söz
söyleyin.

9- Arkalarında bıraktıkları zayıf çocuklardan dolayı korku
duyanların, (vasiyetleri altında olanlar için de) içleri ürpertiyle
titresin. Allah'tan korksunlar ve onlara doğru söz söylesinler.

10- Gerçekten, yetimlerin mallarını zulmederek yiyenler, karınlarına
ancak ateş doldurmuş olurlar. Onlar, çılgın bir ateşe gireceklerdir.

11- Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe iki dişinin hissesi kadar
tavsiye eder. Eğer onlar ikiden çok kadın ise (ölünün) geride
bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Kadın (veya kız) bir tek ise, bu
durumda yarısı onundur. (Ölenin) Bir çocuğu varsa, geriye bıraktığından
anne ve babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne ve
baba ona mirasçı ise, bu durumda annesi için üçte bir vardır. Onun
kardeşleri varsa o zaman annesi için altıda bir'dir. (Ancak bu
hükümler, ölenin) Ettiği vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden
sonradır. Babalarınız, oğullarınız, siz onların hangilerinin yarar
bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. (Bunlar) Allah'tan bir
farzdır. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır.

12- Eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, geride bıraktıklarının yarısı
sizindir. Şayet çocukları varsa, -onunla yapacakları vasiyetten ya da
(ayıracakları) borçtan sonra- bu durumda bıraktıklarının dörtte biri
sizindir. Sizin çocuğunuz yoksa, geriye bıraktıklarınızdan dörtte biri
onların (kadınlarınızın)dır. Eğer sizin çocuğunuz varsa geriye
bıraktıklarınızdan sekizde biri onların (kadınlarınızın)dır. (Yine bu
hükümler,) Edeceğiniz vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden
sonradır. Mirası aranan erkek ya da kadın, çocuğu ve babası olmayan bir
kimse olup erkek veya kız kardeşi bulunursa onlardan her biri için
altıda bir vardır. Eğer bundan fazla iseler, bu durumda -kendisiyle
yapılan vasiyette ya da (varsa) borçtan sonra- üçte bir'de -zarara
uğratılmaksızın onlara ortaktırlar. (Bu size) Allah'tan bir vasiyettir,
Allah, bilendir, (kullara) yumuşak olandır.

13- Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve elçisine itaat
ederse, onu altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere
sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.

14- Kim Allah'a ve elçisine isyan eder ve onun sınırlarını aşarsa,
onu da içinde ebedi kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azap
vardır.

15- Kadınlarınızdan fuhuş yapanların aleyhinde olmak üzere içinizden
dört şahid tutun. Eğer şehadet ederlerse, onları, ölüm alıp
götürünceye veya Allah onlara bir yol kılıncaya kadar evlerde alıkoyun.

16- Sizlerden fuhuş yapanların, her ikisine eziyet edin. Eğer tevbe
ederler de ıslah olurlarsa artık onlardan vazgeçin. Şüphesiz Allah,
tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.

17- Allah'ın (kabulünü) üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet
nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir).
İşte Allah, böylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hüküm
ve hikmet sahibi olandır.

18- Tevbe; ne, kötülükleri yapıp-edip de onlardan birine ölüm
çatınca: "Ben şimdi gerçekten tevbe ettim" diyenler, ne de kafir olarak
ölenler için değil. Böyleleri için acı bir azap hazırlamışızdır.

19- Ey iman edenler, kadınlara zorla mirasçı olmaya kalkışmanız
helal değildir. Apaçık olan 'çirkin bir hayasızlık' yapmadıkları
sürece, onlara verdiklerinizin bir kısmını gidermeniz (kendinize
almanız) için onlara baskı yapmanız da (helal değildir.) Onlarla
güzellikle geçinin. Şayet onlardan hoşlanmadınızsa, belki, bir şey
hoşunuza gitmez, ama Allah onda çok hayır kılar.

20- Bir eşi bırakıp yerine bir başka eşi almak isterseniz, onlardan
birine (öncekine) yüklerle (mal ve para) vermişseniz bile ondan hiçbir
şey almayın. Ona iftira ederek ve apaçık bir günaha girerek verdiğinizi
alacak mısınız?

21- Onu nasıl alırsınız ki, birbirinize katılmış (birleşerek
içli-dışlı olmuş)tınız. Onlar sizden kesin bir güvence (kuvvetli bir
ahid) de almışlardı.

22- Kadınlardan babalarınızın nikahladıklarını nikahlamayın. Ancak
(cahiliyede) geçen geçmiştir. Çünkü bu, 'çirkin bir hayasızlık' ve 'öfke
duyulan bir iğrençliktir.' Ne kötü bir yoldu o!..

23- Sizlere anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız,
teyzeleriniz, erkek kardeşlerin kızları, kız kardeşlerin kızları, sizi
emziren (süt) anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, kadınlarınızın
anneleri ve kendileriyle (gerdeğe) girdiğiniz kadınlarınızdan olup
koruyuculuğunuz altında bulunan üvey kızlarınız -onlarla gerdeğe
girmemişseniz, size bir sakınca yoktur-, sizin sülbünüzden olan
oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi biraraya getirdiğiniz (evlilik)
haram kılındı. Ancak (cahiliyede) geçen geçmiştir. Şüphesiz, Allah,
bağışlayandır, esirgeyendir.

24- Sağ ellerinizin malik olduğu (cariyeler) dışındaki kadınlardan
'evli ve özgür' olanlarla da (evlenmeniz haramdır.) Bunlar, Allah'ın
üzerinize yazdığıdır. Bunların dışında kalanı iffetlerini koruyup
fuhuşta bulunmamak üzere mallarınızla (mehir vererek) evlenecek kadın
aramanız size helal kılındı. Öyleyse onlardan hangi şeyle (veya ne
kadar) yararlandıysanız, onlara ücret (mehir)lerini tespit edildiği
miktarıyla ödeyin. Miktarın tespitinden sonra, karşılıklı hoşnut
olduğunuz bir şey konusunda üstünüze bir sorumluluk yoktur. Şüphesiz
Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır.

25- İçinizden özgür mü'min kadınları nikahlamaya güç yetiremeyenler,
o zaman sağ ellerinizin malik olduğu inanmış cariyelerinizden (alsın.)
Allah sizin imanınızı en iyi bilendir. Öyleyse onları, fuhuşta
bulunmayan, iffetli ve gizlice dostlar edinmemişler olarak velilerinin
izniyle nikahlayın. Onlara ücretlerini (mehirlerini) maruf (güzel ve
örfe uygun) bir şekilde verin. Evlendikten sonra, fuhuş yapacak
olurlarsa, özgür kadınlar üzerindeki cezanın yarısı(nı uygulayın.) Bu,
sizden günaha sapmaktan endişe edip korkanlar içindir. Sabrederseniz
sizin için daha hayırlıdır. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

26- Allah, size açıklayarak anlatmak, sizi sizden öncekilerin
sünnetine iletmek ve tevbelerinizi kabul etmek ister. Allah bilendir,
hüküm ve hikmet sahibidir.

27- Allah, tevbelerinizi kabul etmek ister; şehvetleri ardınca gidenler ise, sizin büyük bir sapma ile sapmanızı isterler.
28- Allah (ağır yükleri) sizden hafifletmek ister: (Çünkü) insan zayıf olarak yaratılmıştır.
29- Ey iman edenler, mallarınızı, sizden karşılıklı anlaşmadan
(doğan) bir ticaretten başka haksız 'nedenler ve yollarla’ (batılca)
yemeyin. Ve kendi nefislerinizi öldürmeyin. Şüphesiz, Allah, sizi çok
esirgeyendir.

30- Kim haddi aşarak ve zulmederek böyle yaparsa, Biz onu ateşe göndeririz. Bu Allah için pek kolaydır.
31- Size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin kusurlarınızı örteriz ve sizi 'onurlu-üstün' bir makama sokarız.
32- Allah'ın kendisiyle kiminizi kiminize göre üstün kıldığı şeyi
(malı) temenni etmeyin. Erkeklere kazandıklarından pay (olduğu gibi),
kadınlara da kazandıklarından pay vardır. Allah'tan onun fazlını
(ihsanını) isteyin. Gerçekten, Allah herşeyi bilendir.

33- Anne-babanın ve yakınların geride bıraktıklarından ve her birine
mirasçılar kıldık. Yeminlerinizin (akid ile) bağladığı kimselere de
kendi paylarını verin. Şüphesiz, Allah, herşeye şahid olandır.

34- Allah'ın, bazısını bazısına üstün kılması ve onların kendi
mallarından harcaması nedeniyle erkekler, kadınlar üzerinde 'sorumlu
gözeticidir.' Saliha kadınlar, gönülden (Allah’a), itaat edenler, Allah
nasıl koruduysa görünmeyeni koruyanlardır. Nüşuzundan korktuğunuz
kadınlara (önce) öğüt verin, (sonra onları) yataklarda yalnız bırakın,
(bu da yetmezse hafifçe) vurun. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir
yol aramayın. Doğrusu Allah Yücedir, büyüktür.

35- (Kadın ile kocanın) Aralarının açılmasından korkarsanız, bu
durumda erkeğin ailesinden bir hakem, kadının da ailesinden bir hakem
gönderin. Bunlar, (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da aralarında
başarı sağlar. Şüphesiz, Allah, bilendir, haberdar olandır.

36- Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın.
Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak
komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik
olduklarına güzellikle davranın. Çünkü, Allah, her büyüklük taslayıp
böbürleneni sevmez.

37- Onlar, cimrilikte bulunurlar, insanlara da cimriliği emreder
(önerir)ler. Allah'ın fazlından kendilerine verdiğini gizli tutarlar.
Biz o kafirlere aşağılatıcı bir azap hazırlamışızdır.

38- Ve onlar, mallarını insanlara gösteriş olsun diye infak ederler,
Allah'a ve ahiret gününe de inanmazlar. Şeytan, kime arkadaş olursa,
artık ne kötü bir arkadaştır o.

39- Allah'a ve ahiret gününe inanarak Allah'ın kendilerine verdiği
rızıktan infak etselerdi, aleyhlerine mi olurdu? Allah, onları iyi
bilendir.

40- Gerçek şu ki, Allah zerre ağırlığı kadar haksızlık yapmaz. (Bu
ağırlıkta) Bir iyilik olursa, onu kat kat kılar ve Kendi yanından pek
büyük bir ecir verir.

41- Her ümmetten bir şahid getirdiğimiz ve onların üzerine seni şahit olarak getirdiğimiz zaman nasıl olacak?
42- O gün, küfre sapıp da elçiye isyan edenler, yerle bir olmayı
'severek-isteyecekler.' Oysa Allah'tan hiçbir sözü gizleyemezler.

43- Ey iman edenler, sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ve cünüp
iken de -yolculukta olmanız hariç- gusül edinceye kadar namaza
yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak
yolundan (hacet yerinden) gelmişseniz yahut kadınlara dokunmuş da su
bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin, (hafifçe)
yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz, Allah, bağışlayandır,
esirgeyendir.

44- Kendilerine kitaptan bir pay verilenlerin sapıklığı satın
aldıklarını ve sizin de yolu sapıtmanızı istediklerini görmedin mi?

45- Allah, sizin düşmanlarınızı daha iyi bilendir; bir veli (en
güvenilir bir dost) olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah
yeter.

46- Kimi Yahudiler, kelimeleri 'konuldukları yerlerden' saptırırlar
ve dillerini eğip bükerek ve dine bir kin ve hınç besleyerek: "Dinledik
ve karşı geldik. İşit, -işitmez olası- ve 'Raina' bizi güt, bize bak"
derler. Eğer onlar: "İşittik ve itaat ettik, sen de işit ve 'Bizi
gözet' deselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı ve daha doğru
olurdu. Fakat Allah, onları küfürleri dolayısıyla lanetlemiştir.
Böylece onlar, az bir bölümü dışında, inanmazlar.

47- Ey kendilerine kitap verilenler birtakım yüzleri silip de
arkalarına çevirmeden ya da cumartesi adamlarını (o gün yasağı
çiğneyenleri) lanetlediğimiz gibi onları da lanetlemeden evvel,
yanınızdakini (Tevrat ve İncil'i) doğrulayıcı olarak indirdiğimize
(Kur'an'a) iman edin. Allah'ın emri yapılagelmiştir.

48- Gerçekten, Allah, Kendisi'ne şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun
dışında kalanı ise, dilediğini bağışlar. Kim Allah'a şirk koşarsa,
doğrusu büyük bir günahla iftira etmiş olur.

49- Kendilerini (övgüyle) temize çıkaranları görmedin mi? Hayır;
Allah, dilediğini temizleyip yüceltir. Onlar, 'bir hurma çekirdeğindeki
iplikçik kadar' bile haksızlığa uğratılmazlar.

50- Allah'a karşı nasıl yalan uyduruyorlar, bir bak. Bu, apaçık bir günah olarak yeter.
51- Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? Onlar,
tağuta ve cibt'e inanıyorlar ve diğer inkar edenler için: "Bunlar, iman
edenlerden daha doğru bir yoldadır" diyorlar.

52- İşte bunlar Allah'ın kendilerini lanetlediğidir. Allah'ın kendisini lanetlediğine hiçbir yardımcı bulamazsın.
53- Yoksa onların mülk'ten bir payları mı var? Eğer öyle olsaydı,
insanlara 'çekirdeğin sırtındaki küçücük bir tomurcuğu' bile
vermezlerdi.

54- Yoksa onlar, Allah'ın Kendi fazlından insanlara verdiklerini mi
kıskanıyorlar? Doğrusu Biz, İbrahim ailesine kitabı ve hikmeti verdik;
onlara büyük bir mülk de verdik.

55- Böylece, onlardan kimi ona inandı, kimi ona sırt çevirdi. Çılgın ateş olarak cehennem yeter.
56- Ayetlerimize karşı inkara sapanları şüphesiz ateşe sokacağız.
Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onları başka derilerle
değiştireceğiz. Gerçekten, Allah, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve
hikmet sahibidir.

57- İman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan,
içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Onda onlar için tertemiz
kılınmış eşler vardır. Ve onları, 'ne sıcak-ne soğuk, tam kararında
gölgeliğe' sokacağız.

58- Şüphesiz Allah, size emanetleri ehline (sahiplerine) teslim
etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi
emrediyor. Bununla Allah, size ne güzel öğüt veriyor!.. Doğrusu Allah,
işitendir, görendir.

59- Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden
olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz,
artık onu Allah'a ve elçisine döndürün. Şayet Allah'a ve ahiret gününe
iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir.

60- Sana indirilene ve senden önce indirilene gerçekten
inandıklarını öne sürenleri görmedin mi? Bunlar, tağutun önünde
muhakeme olmayı istemektedirler; oysa onlar onu reddetmekle
emrolunmuşlardır. Şeytan da onları uzak bir sapıklıkla sapıtmak ister.

61- Onlara: "Allah'ın indirdiğine ve elçiye gelin" denildiğinde, o münafıkların senden kaçabildiklerince kaçtıklarını görürsün.
62- Öyleyse, nasıl olur da, kendi ellerinin sundukları sonucu,
onlara bir musibet isabet eder, sonra sana gelerek: "Kuşkusuz, biz
iyilikten ve uzlaştırmaktan başka bir şey istemedik" diye Allah'a yemin
ederler?

63- İşte bunların, Allah kalplerinde olanı bilmektedir. O halde sen,
onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver ve onlara nefislerine ilişkin açık
ve etkileyici söz söyle.

64- Biz elçilerden hiç kimseyi ancak Allah'ın izniyle kendisine
itaat edilmesinden başka bir şeyle göndermedik. Onlar kendi nefislerine
zulmettiklerinde şayet sana gelip Allah'tan bağışlama dileselerdi ve
elçi de onlar için bağışlama dileseydi, elbette Allah'ı tevbeleri kabul
eden, esirgeyen olarak bulurlardı.

65- Hayır öyle değil; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri
şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiçbir
sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş
olmazlar.

66- Eğer gerçekten Biz, onlara: "Kendinizi öldürün ya da
yurtlarınızdan çıkın" diye yazmış olsaydık, onlardan az bir bölümü
dışında, bunu yapmazlardı. Onlar, kendilerine verilen öğüdü yerine
getirselerdi, bu şüphesiz onlar için hayırlı ve daha sağlam olurdu.

67- Biz de onlara, o zaman yanımızdan büyük bir ecir verirdik.
68- Ve onları mutlaka dosdoğru yola yöneltip-iletirdik.
69- Kim Allah'a ve Resul'e itaat ederse, işte onlar Allah'ın
kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular (ve doğrulayanlar),
şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar?

70- Bu fazl (bol ihsan), Allah'tandır. Bilen olarak Allah yeter.
71- Ey iman edenler, (düşmanlarınıza karşı) tedbirinizi alın da savaşa bölük bölük çıkın ya da topluca çıkın.
72- Şüphesiz içinizden ağır davrananlar vardır. Şayet, size bir
musibet isabet edecek olsa: "Doğrusu Allah, bana nimet verdi, çünkü
onlarla birlikte olmadım" der.

73- Eğer size Allah'tan bir fazl (zafer) isabet ederse, o zaman da,
sanki onunla aranızda hiçbir yakınlık yokmuş gibi kuşkusuz şöyle der;
"Keşke onlarla birlikte olsaydım, böylece ben de büyük 'kurtuluş ve
mutluluğa' erseydim."

74- Öyleyse, dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar, Allah
yolunda savaşsınlar; kim Allah yolunda savaşırken, öldürülür ya da
galip gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz.

75- Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim
olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder,
bize Katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve
çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?

76- İman edenler Allah yolunda savaşırlar; inkar edenler ise tağut
yolunda savaşırlar öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç şüphesiz,
şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır.

77- Kendilerine; "Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı
verin" denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında,
onlardan bir grup, insanlardan Allah'tan korkar gibi- hatta daha da
şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve: "Rabbimiz, ne diye
savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil
miydin?" dediler. De ki: "Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler
için daha hayırlıdır ve siz 'bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik
kadar' bile haksızlığa uğratılmayacaksınız."

78- Her nerede olursanız, ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde tahkim
edilmiş şatolarda olsanız bile. Onlara bir iyilik dokunsa: "Bu,
Allah'tandır" derler; onlara bir kötülük dokunsa: "Bu sendendir"
derler. De ki: "Tümü Allah'tandır." Fakat, ne oluyor ki bu topluluğa,
hiçbir sözü anlamaya çalışmıyorlar?

79- Sana iyilikten her ne gelirse Allah'tandır, kötülükten de sana
ne gelirse o da kendindendir. Biz seni insanlara bir elçi olarak
gönderdik; şahid olarak Allah yeter.

80- Kim Resûl’e itaat ederse, gerçekte Allah'a itaat etmiş olur. Kim
de yüz çevirirse, Biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik.

81- "Tamam-kabul" derler. Ama yanından çıktıkları zaman, onlardan
bir grup, karanlıklarda senin söylediğinin tersini kurarlar. Allah,
karanlıklarda kurduklarını yazıyor. Sen de onlardan yüz çevir ve
Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.

82- Onlar hala Kur'an'ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan
başkasının Katından olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar
(çelişkiler, ihtilaflar) bulacaklardı.

83- Kendilerine güven veya korku haberi geldiğinde, onu
yaygınlaştırıverirler. Oysa bunu peygambere ve kendilerinden olan emir
sahiplerine götürmüş olsalardı, onlardan 'sonuç-çıkarabilenler,' onu
bilirlerdi. Allah'ın üzerinizdeki fazlı ve rahmeti olmasaydı, azınız
hariç herhalde şeytana uymuştunuz.

84- Artık sen Allah yolunda savaş, kendinden başkasıyla yükümlü
tutulmayacaksın. Mü'minleri hazırlayıp-teşvik et. Umulur ki Allah,
küfredenlerin ağır-baskılarını geri püskürtür. Allah, 'kahredici
baskısıyla' daha zorlu, acı sonuçlandırmasıyla da daha zorludur.

85- Kim, güzel bir aracılıkla aracılıkta (şefaatte) bulunursa, ondan
kendisine bir hisse vardır; kim kötü bir aracılıkla aracılıkta
bulunursa, ondan da kendisine bir pay vardır. Allah herşeyin üzerinde
koruyucudur.

86- Bir selamla selamlandığınızda, siz ondan daha güzeliyle selam
verin ya da aynıyla karşılık verin. Şüphesiz, Allah herşeyin hesabını
tam olarak yapandır.

87- Allah; O'ndan başka İlah yoktur. Kendisinde hiçbir şüphe olmayan
kıyamet gününde sizleri muhakkak toplayacaktır. Allah'tan daha doğru
sözlü kimdir?

88- Şu halde münafıklar konusunda ikiye bölünmeniz ne diye? Oysa
Allah, onları kazandıkları dolayısıyla tepe taklak etmiştir. Allah'ın
saptırdığını hidayete erdirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa,
artık sen ona kesin olarak bir yol bulamazsın.

89- Onlar, kendilerinin inkara sapmaları gibi sizin de inkara
sapmanızı istediler. Böylelikle bir olacaktınız. Öyleyse Allah yolunda
hicret edinceye kadar onlardan veliler (dostlar) edinmeyin. Şayet yine
yüz çevirirlerse, artık onları tutun ve her nerede ele geçirirseniz
öldürün. Onlardan ne bir veli (dost) edinin, ne de bir yardımcı.

90- Ancak sizinle aralarında andlaşma bulunan bir kavme sığınanlar
ya da hem sizinle, hem kendi kavimleriyle savaşmak (istemeyip bun)dan
göğüslerini sıkıntı basıp size gelenler (dokunulmazdır.) Allah
dileseydi, onları üstünüze saldırtır, böylece sizinle çarpışırlardı.
Eğer sizden uzak durur (geri çekilir), sizinle savaşmaz ve barış
(şartların)ı size bırakırlarsa, artık Allah, sizin için onların
aleyhinde bir yol kılmamıştır.

91- Diğerlerini de sizden ve kendi kavimlerinden güvende olmayı
istiyor bulacaksınız. (Ama) Fitneye her geri çağrılışlarında içine
başaşağı (balıklama) dalarlar. Şayet sizden uzak durmaz, barış
(şartların)ı size bırakmaz ve ellerini çekmezlerse, artık onları her
nerede bulursanız tutun ve onları öldürün. İşte size, onların aleyhinde
apaçık olan 'destekleyici bir delil' kıldık.

92- Bir mü'mine, -hata sonucu olması dışında- bir başka mü'mini
öldürmesi yakışmaz. Kim bir mü’mini 'hata sonucu' öldürürse, mü'min bir
köleyi özgürlüğüne kavuşturması ve ailesine teslim edilecek bir diyeti
vermesi gerekir. Onların (bunu) sadaka olarak bağışlamaları başka.
Eğer o, mü'min olduğu halde size düşman olan bir topluluktan ise, bu
durumda mü'min bir köleyi özgürlüğe kavuşturması gerekir. Şayet
kendileriyle aranızda andlaşma olan bir topluluktan ise, bu durumda
ailesine bir diyet ödemek ve bir mü'min köleyi özgürlüğe kavuşturmak
gerekir. (Diyet ve köle özgürlüğü için gereken imkanı) Bulamayan ise,
kesintisiz olarak iki ay oruç tutmalıdır. Bu, Allah'tan bir tevbedir.
Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

93- Kim bir mü'mini kasıtlı olarak (taammüden) öldürürse cezası,
içinde ebedi kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazaplanmış, onu
lanetlemiş ve ona büyük bir azap hazırlamıştır.

94- Ey iman edenler, Allah yolunda adım attığınız (savaşa
çıktığınız) zaman gerekli araştırmayı yapın ve size (İslam geleneğine
göre) selam verene, dünya hayatının geçiciliğine istekli çıkarak: "Sen
mü'min değilsin" demeyin. Asıl çok ganimet, Allah Katındadır, bundan
önce siz de böyle idiniz; Allah size lütufta bulundu. Öyleyse iyice
açıklık kazandırın. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

95- Mü'minlerden, özür olmaksızın oturanlar ile, Allah yolunda
mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler eşit değildir. Allah, mallarıyla
ve canlarıyla cihad edenleri oturanlara göre derece olarak üstün
kılmıştır. Tümüne güzelliği (cenneti) va'detmiştir; ancak Allah, cihad
edenleri oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır.

96- (Onlara) Kendinden dereceler, bağışlanma ve rahmet (vermiştir.) Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
97- Melekler kendi nefislerine zulmedenlerin hayatına son
verecekleri zaman derler ki: "Nerede idiniz?" Onlar: "Biz, yeryüzünde
zayıf bırakılmışlar (müstaz'aflar) idik." derler. (Melekler de[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] "Hicret etmeniz için Allah'ın arzı geniş değil miydi?" derler. İşte onların barınma yeri cehennemdir. Ne kötü yataktır o?

98- Ancak erkeklerden, kadınlardan ve çocuklardan müstaz'aflar olup
hiçbir çareye güç yetiremeyenler ve bir yol (çıkış) bulamayanlar başka.

99- Umulur ki Allah bunları affeder. Allah affedicidir, bağışlayıcıdır.
100- Allah yolunda hicret eden, yeryüzünde barınacak çok yer de
bulur, genişlik (ve bolluk) da. Allah'a ve Resûlü’ne hicret etmek üzere
evinden çıkan, sonra kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz
Allah'a düşmüştür. Allah, bağışlayıcıdır, esirgeyicidir.


En son NikeForum tarafından Cuma 05 Ağus. 2011, 15:05 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nikeforum.tr.cx
KarFırtınası
Kurucu
KarFırtınası


Mesaj Sayısı : 687
Forum Puanı : 1995
Rep Puanı : 53

NİSA SÜRESİ MEALİ Empty
MesajKonu: Geri: NİSA SÜRESİ MEALİ   NİSA SÜRESİ MEALİ EmptyCuma 05 Ağus. 2011, 15:05

101- Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa
çıktığınızda), kafirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız,
namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kafirler,
sizin apaçık düşmanlarınızdır.

102- İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup,
seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar
secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer
grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve
silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek
için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan
ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa
veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk
yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kafirler için
aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.

103- Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan
yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru
kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir
farzdır.

104- (Düşmanınız olan) Topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin. Siz
acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı
çekiyorlar. Oysa siz, onların umud etmediklerini Allah'tan umuyorsunuz.
Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

105- Şüphesiz, Allah'ın sana gösterdiği gibi insanlar arasında
hükmetmen için Biz sana kitabı hak olarak indirdik. (Sakın) Hainlerin
savunucusu olma.

106- Ve Allah'tan bağışlanma dile. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
107- Kendi nefislerine ihanet edenlerden yana mücadeleye girişme. Hiç şüphesiz Allah, ihanette ilerlemiş günahkarı sevmez.
108- Onlar, insanlardan gizlerler de Allah'tan gizlemezler. Oysa O,
kendileri, sözden (plan olarak) hoşnut olmayacağı şeyi 'geceleri
düzenleyip kurarlarken,' onlarla beraberdir. Allah, yaptıklarını
kuşatandır.

109- İşte siz böylesiniz; dünya hayatında onlardan yana mücadele
ettiniz. Peki kıyamet günü onlardan yana Allah'a mücadele edecek
kimdir? Ya da onlara vekil olacak kimdir?

110- Kim kötülük işler veya nefsine zulmedip sonra Allah'tan
bağışlanma dilerse Allah'ı bağışlayıcı ve merhamet edici olarak bulur.

111- Kim bir günah kazanırsa, o ancak kendi nefsi aleyhinde onu kazanmıştır. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
112- Kim bir hata veya günah kazanır da sonra bunu bir suçsuza
yüklerse, gerçekten o, böyle bir yalan (bühtan)ı ve apaçık bir günahı
yüklenmiştir.

113- Eğer Allah'ın fazlı ve rahmeti senin üzerinde olmasaydı,
onlardan bir grup, seni de saptırmak için tasarı kurmuştu. Oysa onlar,
ancak kendi nefislerini saptırırlar ve sana hiçbir şeyle zarar
veremezler. Allah, sana kitabı ve hikmeti indirdi ve sana
bilmediklerini öğretti. Allah'ın üzerinizdeki fazlı çok büyüktür.

114- Onların 'gizlice söyleşmelerinin' çoğunda hayır yok. Ancak bir
sadaka vermeyi veya iyilikte bulunmayı ya da insanların arasını
düzeltmeyi emredenlerinki başka. Kim Allah'ın rızasını isteyerek böyle
yaparsa, artık ona büyük bir ecir vereceğiz.

115- Kim kendisine 'dosdoğru yol' apaçık belli olduktan sonra,
elçiye muhalefet ederse ve mü'minlerin yolundan başka bir yola uyarsa,
onu döndüğü şeyde bırakırız ve cehenneme sokarız. Ne kötü bir yataktır
o!..

116- Hiç şüphesiz, Allah, Kendisi'ne şirk koşanları bağışlamaz.
Bunun dışında kalanlar ise, (onlardan) dilediğini bağışlar. Kim Allah'a
şirk koşarsa elbette o uzak bir sapıklıkla sapmıştır.

117- Onlar, O'nu bırakıp da (birtakım) dişilere taparlar. Onlar o
her türlü hayırla ilişkisi kesilmiş şeytandan başkasına tapmazlar.

118- Allah, onu lanetlemiştir. O da (şöyle) dedi: "Andolsun,
kullarından 'miktarları tespit edilmiş bir grubu' (kendime uşak)
edineceğim.

119- Onları -ne olursa olsun- şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık
kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak davarların kulaklarını
kesmelerini emredeceğim ve Allah'ın yarattıklarını değiştirmelerini
emredeceğim." Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost (veli) edinirse,
kuşkusuz o, apaçık bir hüsrana uğramıştır.

120- (Şeytan) Onlara vaadler ediyor, onları en olmadık kuruntulara
düşürüyor. Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka bir şey va'detmez.

121- Onların barınma yerleri cehennemdir, ondan kaçacak bir yer bulamayacaklardır.
122- İman edip salih amellerde bulunanlar, Biz onları altından
ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Bu,
Allah'ın gerçek olan va'didir. Allah'tan daha doğru sözlü kim vardır?

123- Ne sizin kuruntularınızla, ne de Kitap Ehlinin kuruntularıyla
değil. Kim kötülük yaparsa, onunla ceza görür; o, Allah'tan başka bir
veli (dost) ve bir yardımcı bulamaz.

124- Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde
bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir 'çekirdeğin sırtındaki
tomurcuk kadar' bile haksızlığa uğramayacaklardır.

125- İyilik yaparak kendini Allah'a teslim eden ve hanif (tevhidi)
olan İbrahim'in dinine uyandan daha güzel din'li kimdir? Allah,
İbrahim'i dost edinmiştir.

126- Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'ındır. Allah, herşeyi kuşatandır.
127- Kadınlar konusunda senden fetva isterler. De ki: "Onlara
ilişkin fetvayı size Allah veriyor. (Bu fetva,) Kendilerine yazılan
(hakları veya miras)ı vermediğiniz ve kendilerini nikahlamayı
istediğiniz yetim kadınlar ve zayıf çocuklar (hakkında) ile yetimlere
karşı adaleti ayakta tutmanız konusunda size kitapta okunmakta
olanlardır. Hayır adına her ne yaparsanız, şüphesiz Allah onu bilir.

128- Eğer bir kadın, kocasının nüşuzundan veya ondan yüz çevirip
uzaklaşmasından korkarsa, barış ile aralarını bulup düzeltmekte ikisi
için sakınca yoktur. Barış daha hayırlıdır. Nefisler ise 'kıskançlığa
ve bencil tutkulara' hazır (elverişli) kılınmıştır. Eğer iyilik yapar
ve sakınırsanız, şüphesiz, Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

129- Kadınlar arasında adaleti sağlamaya -ne kadar özen gösterseniz
de- güç yetiremezsiniz. Öyleyse, büsbütün (birine) eğilim (sevgi ve
ilgi) gösterip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. Eğer arayı
düzeltir ve sakınırsanız, şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

130- Eğer ikisi ayrılacak olurlarsa, Allah her birine 'genişlik
(rızık ve ihsan) kaynaklarından' kazandırır (ihtiyaçlardan korur.)
Allah, (rahmetiyle) geniş olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

131- Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Andolsun, Biz sizden
önce kitap verilenlere ve sizlere: "Allah'tan korkup-sakının" diye
tavsiye ettik. Eğer inkara saparsanız, şüphesiz, göklerde ve yerde ne
varsa Allah'ındır. Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, hamde layık
olandır.

132- Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Vekil olarak Allah yeter.
133- Eğer dilerse, ey insanlar, sizi giderir (yok eder) ve başkalarını getirir. Allah, buna güç yetirendir.
134- Kim dünya sevab(yarar)ını isterse, dünyanın da, ahiretin de sevabı Allah Katındadır. Allah işitendir, görendir.
135- Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız
aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun.
(Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha
yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer
dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz
Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

136- Ey iman edenler, Allah'a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba
ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini,
kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz uzak
bir sapıklıkla sapıtmıştır.

137- Gerçek şu, iman edip sonra inkara sapanlar, sonra yine iman
edip sonra inkara sapanlar sonra da inkarları artanlar… Allah onları
bağışlayacak değildir, onları doğru yola da iletecek değildir.

138- Münafıklara müjde ver: Onlar için gerçekten acıklı bir azap vardır.
139- Onlar, mü'minleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler)
edinirler. 'Kuvvet ve onuru (izzeti)' onların yanında mı arıyorlar?
Şüphesiz, 'bütün kuvvet ve onur,' Allah'ındır.

140- O, size Kitap’ta: "Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini ve
onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp
geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz"
diye indirdi. Doğrusu Allah, münafıkların ve kafirlerin tümünü
cehennemde toplayacak olandır.

141- Onlar sizi gözetleyip-duruyorlar. Size Allah'tan bir fetih
(zafer ve ganimet) gelirse: "Sizinle birlikte değil miydik?" derler.
Ama kafirlere bir pay düşerse: "Size üstünlük sağlamadık mı,
mü'minlerden size (gelecek tehlikeleri) önlemedik mi?" derler. Allah,
kıyamet günü aranızda hükmedecektir. Allah, kafirlere mü'minlerin
aleyhinde kesinlikle yol vermez.

142- Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah'ı aldatmaktadırlar.
Oysa O, onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman, isteksizce
kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı ancak çok az anarlar.

143- Arada bocalayıp dururlar. Ne onlarla, ne bunlarla. Allah kimi saptırırsa, artık sen ona yol bulamazsın.
144- Ey iman edenler, mü'minleri bırakıp kafirleri veliler (dostlar)
edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah'a apaçık olan kesin bir delil
vermek ister misiniz?

145- Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar. Onlara bir yardımcı bulamazsın.
146- Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Allah'a sımsıkı sarılanlar
ve dinlerini katıksız olarak Allah için (halis) kılanlar başka; işte
onlar mü'minlerle beraberdirler. Allah mü'minlere büyük bir ecir
verecektir.

147- Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah azabınızla ne yapsın? Allah şükrün karşılığını verendir, bilendir.
148- Allah, zulme uğrayanlar dışında, kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez. Allah işitendir, bilendir.
149- Bir hayrı açıklar ya da gizli tutarsanız veya bir kötülüğü bağışlarsanız, şüphesiz Allah, affedicidir, güç yetirendir.
150- Allah'ı ve elçilerini (tanımayıp) inkar eden, Allah ile
elçilerinin arasını ayırmak isteyen, "Bazısına inanırız, bazısını
tanımayız" diyen ve bu ikisi arasında bir yol tutturmak isteyenler.

151- İşte bunlar, gerçekten kafir olanlardır. Kafirlere aşağılatıcı bir azap hazırlamışızdır.
152- Allah'a ve Resûlü’ne inananlar ve onlardan hiçbiri arasında
ayrım yapmayanlar, işte onlara ecirleri verilecektir. Allah,
bağışlayandır, esirgeyendir.

153- Kitap Ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni
istiyor. Musa'dan bundan daha büyüğünü istemişlerdi. Demişlerdi ki:
"Bize Allah'ı açıkça göster." Böylece zulümlerinden dolayı onlara
yıldırım çarpmıştı. Ardından kendilerine apaçık belgeler geldikten
sonra, buzağıyı (ilah) edinmişlerdi. Yine bundan dolayı onları affettik
ve Musa'ya apaçık olan ispatlayıcı bir delil verdik.

154- Kesin söz vermeleri dolayısıyla Tur'u üstlerine yükselttik ve
onlara: "Bu kapıdan secde ederek girin" dedik ve onlara: "Cumartesinde
haddi aşmayın" da dedik. Ve onlardan kesin bir söz aldık.

155- Onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerine karşı
inkara sapmaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve:
"Kalplerimiz örtülüdür" demeleri nedeniyle (onları lanetledik.) Hayır;
Allah, inkarları dolayısıyla ona (kalplerine) damga vurmuştur. Onların
azı dışında, inanmazlar.

156- (Bir de) İnkara sapmaları ve Meryem'in aleyhinde büyük bühtanlar söylemeleri,
157- Ve: "Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten
öldürdük" demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa
onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri
gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir
şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin
hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler.

158- Hayır; Allah onu Kendine yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
159- Andolsun, Kitap Ehlinden, ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, o da onların aleyhine şahid olacaktır.
160- Yahudilerin yaptıkları zulüm ve birçok kişiyi Allah'ın yolundan
alıkoymaları nedeniyle (önceleri) kendilerine helal kılınmış güzel
şeyleri onlara haram kıldık.

161- Ondan nehyedildikleri halde faiz almaları ve insanların
mallarını haksız yere yemeleri nedeniyle (öyle yaptık.) Onlardan kafir
olanlara pek acıklı bir azap hazırlamışızdır.

162- Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile mü'minler, sana
indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Namazı dosdoğru
kılanlar, zekatı verenler, Allah'a ve ahiret gününe inananlar; işte
bunlar, Biz bunlara büyük bir ecir vereceğiz.

163- Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana
da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına,
İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a
da Zebur verdik.

164- Ve gerçekten sana daha önceden hikayelerini anlattığımız
elçilere, anlatmadığımız elçilere (vahyettik). Allah, Musa ile de
konuştu.

165- Elçiler; müjdeciler ve uyarıcılar olarak (gönderildi). Öyle ki
elçilerden sonra insanların Allah'a karşı (savunacak) delilleri
olmasın. Allah, üstün ve güçlü olandır, hikmet ve hüküm sahibidir.

166- Fakat Allah, sana indirdiğiyle şahidlik eder ki, O, bunu kendi
ilmiyle indirmiştir. Melekler de şahittirler. Şahid olarak Allah yeter.

167- Şüphesiz, inkar edenler ve Allah yolundan alıkoyanlar gerçekten uzak bir sapıklıkla sapmışlardır.
168- Gerçek şu ki, inkar edenler ve zulmedenler, Allah onları bağışlayacak değildir, onları bir yola da iletecek değildir.
169- Ancak, onda ebedi kalmaları için cehennem yoluna (iletecektir.) Bu da Allah'a pek kolaydır.
170- Ey insanlar, şüphesiz elçi size Rabbinizden hakla geldi.
Öyleyse iman edin, sizin için hayırlıdır. Eğer inkara saparsanız,
şüphesiz göklerde olanların ve yerde olanların tümü Allah'ındır. Allah
bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

171- Ey Kitap Ehli, dininiz konusunda taşkınlık etmeyin, Allah'a
karşı gerçek olandan başkasını söylemeyin. Meryem oğlu Mesih İsa, ancak
Allah'ın elçisi ve kelimesidir. Onu (‘OL’ kelimesini) Meryem'e
yöneltmiştir ve O'ndan bir ruhtur. Öyleyse Allah'a ve elçisine
inanınız; "üçtür" demeyiniz. (Bundan) kaçının, sizin için hayırlıdır.
Allah, ancak bir tek İlah'tır. O, çocuk sahibi olmaktan Yücedir.
Göklerde ve yerde her ne varsa O'nundur. Vekil olarak Allah yeter.

172- Mesih ve yakınlaştırılmış (yüksek derece sahibi) melekler,
Allah'a kul olmaktan kesinlikle çekimser kalmazlar. Kim O'na ibadet
etmeye 'karşı çekimser' davranırsa ve büyüklenme gösterirse (bilmeli
ki,) onların tümünü huzurunda toplayacaktır.

173- Ama iman edenler ve salih amellerde bulunanlar, onlara
ecirlerini eksiksiz ödeyecek ve onlara Kendi fazlından ekleyecektir de.
Çekimser davrananlar ve büyüklenenler, onları acıklı bir azapla
azaplandıracaktır ve kendileri için Allah'tan başka bir (vekil)
koruyucu dost ve yardımcı bulamayacaklardır.

174- Ey insanlar Rabbinizden size 'kesin bir kanıt (burhan)' geldi ve size apaçık bir nur (Kur'an) indirdik.
175- İşte Allah'a iman edenler ve O'na sarılanlar, onları
Kendisi'nden olan bir rahmetin ve bir fazlın içine yerleştirecektir ve
onları Kendisi'ne varan dosdoğru bir yola yöneltip-iletecektir.

176- Senden fetva isterler. De ki: "Allah, 'çocuksuz ve babasız
olanın (kelale’nin)' mirasına ilişkin hükmü açıklar. Ölen kişinin
çocuğu yok da kız kardeşi varsa, geride bıraktıklarının yarısı kız
kardeşinindir. Ama (ölen) kız kardeşinin çocuğu yoksa, kendisi (erkek
kardeşi) ona mirasçı olur. Eğer kız kardeşi iki ise, geride
bıraktıklarının üçte ikisi onlarındır. Ama (mirasçılar) erkekler ve kız
kardeşler ise, bu durumda erkek için dişinin iki payı vardır. Allah,
-şaşırıp sapmayasınız diye- açıklar. Allah, herşeyi bilendir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nikeforum.tr.cx
 
NİSA SÜRESİ MEALİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Asr Suresi'nin Meali
» ALİ İMRAN SURESİ MEALİ
» FATİHA SURESİ MEALİ
» BAKARA SURESİ MEALİ
» MAİDE SURESİ MEALİ

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Saklı Düşler  :: Her Telden :: Dini Konular :: Mealler(açıklamalı)-
Buraya geçin: