Saklı Düşler
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Genel Paylaşım Platformu
 
AnasayfaKapıAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
En son konular
» 20-26 Aralık 2021 Haftalık Burç Yorumları
ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Emptytarafından angelic Ptsi 20 Ara. 2021, 00:54

» Emanet Dizisi Sohbet ve Yorum Konusu
ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Emptytarafından Zeyno_zen C.tesi 18 Ara. 2021, 04:43

» Barbaroslar Akdeniz'in Kılıcı Dizisi Sohbet ve Yorum Konusu
ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Emptytarafından Zeyno_zen C.tesi 18 Ara. 2021, 04:41

» Mahkum Dizisi Sohbet ve Yorum Konusu
ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Emptytarafından Zeyno_zen C.tesi 18 Ara. 2021, 04:36

» Aziz Dizisi Sohbet ve Yorum Konusu
ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Emptytarafından Zeyno_zen C.tesi 18 Ara. 2021, 04:33

» Kıbrıs Zafere Doğru Dizisi Sohbet ve Yorum Konusu
ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Emptytarafından Zeyno_zen C.tesi 18 Ara. 2021, 04:31

» Arka Sokaklar Dizisi Sohbet ve Yorum Konusu
ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Emptytarafından Zeyno_zen C.tesi 18 Ara. 2021, 04:29

» Camdaki Kız Dizisi Sohbet ve Yorum Konusu
ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Emptytarafından Zeyno_zen C.tesi 18 Ara. 2021, 04:26

» Kaderimin Oyunu Bölüm Yorumları
ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Emptytarafından Zeyno_zen C.tesi 18 Ara. 2021, 04:24

» Bir Zamanlar Çukurova Dizisi Sohbet ve Yorum Konusu
ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Emptytarafından Zeyno_zen C.tesi 18 Ara. 2021, 04:16

En iyi yollayıcılar
KarFırtınası
ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Vote_lcapALİ İMRAN SURESİ MEALİ Voting_barALİ İMRAN SURESİ MEALİ Vote_rcap 
Bulut
ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Vote_lcapALİ İMRAN SURESİ MEALİ Voting_barALİ İMRAN SURESİ MEALİ Vote_rcap 
Zeyno_zen
ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Vote_lcapALİ İMRAN SURESİ MEALİ Voting_barALİ İMRAN SURESİ MEALİ Vote_rcap 
Saklı Düşler
ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Vote_lcapALİ İMRAN SURESİ MEALİ Voting_barALİ İMRAN SURESİ MEALİ Vote_rcap 
dRuLL-TR
ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Vote_lcapALİ İMRAN SURESİ MEALİ Voting_barALİ İMRAN SURESİ MEALİ Vote_rcap 
Mystery
ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Vote_lcapALİ İMRAN SURESİ MEALİ Voting_barALİ İMRAN SURESİ MEALİ Vote_rcap 
fenhas
ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Vote_lcapALİ İMRAN SURESİ MEALİ Voting_barALİ İMRAN SURESİ MEALİ Vote_rcap 
Terlan
ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Vote_lcapALİ İMRAN SURESİ MEALİ Voting_barALİ İMRAN SURESİ MEALİ Vote_rcap 
Rüzgar
ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Vote_lcapALİ İMRAN SURESİ MEALİ Voting_barALİ İMRAN SURESİ MEALİ Vote_rcap 
รยקєгเรเ
ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Vote_lcapALİ İMRAN SURESİ MEALİ Voting_barALİ İMRAN SURESİ MEALİ Vote_rcap 
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
Istatistikler
Toplam 73 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: SiyahSancaktaR

Kullanıcılarımız toplam 2260 mesaj attılar bunda 1328 konu
Anahtar-kelime
2022 açma hangi konu 2021 grubu
Haftanın en aktif yollayıcıları
No user

 

 ALİ İMRAN SURESİ MEALİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
KarFırtınası
Kurucu
KarFırtınası


Mesaj Sayısı : 687
Forum Puanı : 1995
Rep Puanı : 53

ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Empty
MesajKonu: ALİ İMRAN SURESİ MEALİ   ALİ İMRAN SURESİ MEALİ EmptyCuma 05 Ağus. 2011, 13:45

AL-İ İMRAN SURESİ


Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla
1- Elif, Lam, Mim.
2- Allah... O'ndan başka İlah yoktur. Diridir, Kaimdir.
3- O, sana Kitab’ı hak ve kendinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, Tevrat'ı ve İncil'i de indirmişti.
4- Bundan (Kur’an’dan) önce (onlar) insanlar için bir hidayet
idiler. Doğruyu yanlıştan ayıran (Furkan)ı da indirdi. Gerçek şu ki,
Allah'ın ayetlerini inkar edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah
güçlüdür, intikam alıcıdır.

5- Şüphesiz, yerde ve gökte Allah'a hiçbir şey gizli kalmaz.
6- Döl yataklarında size dilediği gibi suret veren O'dur. O'ndan
başka İlah yoktur; üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

7- Sana Kitab’ı indiren O'dur. Ondan, Kitab’ın anası (temeli) olan
bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde
bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için
ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası
bilmez. İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimiz'in
Katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt
alıp-düşünmez.

8- "Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydırma
ve Katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan
Sensin Sen."

9- "Rabbimiz, kendisinde şüphe olmayan bir günde insanları gerçekten Sen toplayacaksın. Doğrusu Allah, va'dinden cayıp-dönmez."
10- Şüphesiz inkar edenler, onların malları da, çocukları da
kendilerine Allah'tan (gelecek azaba karşı) hiçbir şey kazandırmaz. Ve
onlar ateşin yakıtıdırlar.

11- Tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi.
Ayetlerimizi yalanladılar, böylece Allah günahları nedeniyle onları
yakalayıverdi. Allah, (cezayla) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.

12- İnkar edenlere de ki: "Yakında yenilgiye uğratılacaksınız ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz." Ne kötü yataktır o.
13- Karşı karşıya gelen iki toplulukta, sizin için andolsun bir ayet
(ibret) vardır. Bir topluluk, Allah yolunda çarpışıyordu, diğeri ise
kafirdi ki göz görmesiyle karşılarındakini kendilerinin iki katı
görüyorlardı. İşte Allah, dilediğini yardımıyla destekler. Şüphesiz
bunda, basiret sahipleri için gerçekten bir ibret vardır.

14- Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe,
salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet
insanlara 'süslü ve çekici' kılındı. Bunlar, dünya hayatının metaıdır.
Asıl varılacak güzel yer Allah Katında olandır.

15- De ki: "Size bundan daha hayırlısını bildireyim mi? Korkup
sakınanlar için Rablerinin Katında, içinde temelli kalacakları,
altından ırmaklar akan cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın rızası
vardır. Allah, kulları hakkıyla görendir."

16- Onlar: "Rabbimiz şüphesiz biz iman ettik, artık bizim günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından koru" diyenler;
17- Sabredenler, doğru olanlar, gönülden boyun eğenler, infak edenler ve 'seher vakitlerinde' bağışlanma dileyenlerdir.
18- Allah, gerçekten Kendisi'nden başka İlah olmadığına şahitlik
etti; melekler ve ilim sahipleri de O'ndan başka İlah olmadığına
adaletle şahitlik ettiler. Aziz ve Hakim olan O'ndan başka İlah yoktur.

19- Hiç şüphesiz din, Allah Katında İslam'dır. Kitap verilenler,
ancak kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki "kıskançlık ve
hakka başkaldırma" (bağy) yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah'ın
ayetlerini inkar ederse, (bilsin ki) gerçekten Allah, hesabı pek çabuk
görendir.

20- Eğer seninle çekişip-tartışırlarsa, de ki: "Ben, bana uyanlarla
birlikte, kendimi Allah'a teslim ettim." Ve kitap verilenlerle ümmilere
de ki: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim oldularsa, gerçekten
hidayete ermişlerdir. Fakat yüz çevirdilerse, artık sana düşen yalnızca
tebliğ(etmek)dir. Allah, kulları hakkıyla görendir.

21- Allah'ın ayetlerini inkar edenler, peygamberleri haksız yere
öldürenler ve insanlardan adaleti emredenleri öldürenler; işte onlara
acıklı bir azabı müjdele.

22- Onlar, yaptıkları dünyada ve ahirette boşa gitmiş olanlardır. Ve onların yardımcıları yoktur.
23- Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? Aralarında
Allah'ın kitabı hükmetsin diye çağrılıyorlar da, onlardan bir bölümü
yüz çeviriyor. Onlar, işte böyle arka dönenlerdir.

24- Bu, onların: "Ateş bize sayılı günler dışında kesinlikle
dokunmayacak" demelerindendir. Onların bu iftiraları, dinleri konusunda
kendilerini yanılgıya düşürmüştür.

25- Artık onları, kendisinde şüphe olmayan bir gün topladığımızda ve
her bir nefse -haksızlığa uğratılmaksızın- kazandığı tam olarak
ödendiğinde nasıl olacak?

26- De ki: "Ey mülkün sahibi Allah'ım, dilediğine mülkü verirsin ve
dilediğinden mülkü çekip-alırsın, dilediğini aziz kılar, dilediğini
alçaltırsın; hayır Senin elindedir. Gerçekten Sen, herşeye güç
yetirensin."

27- "Geceyi gündüze bağlayıp-katarsın, gündüzü de geceye
bağlayıp-katarsın; diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü de diriden
çıkarırsın. Sen, dilediğine hesapsız rızık verirsin."

28- Mü'minler, mü'minleri bırakıp da kafirleri veliler edinmesinler.
Kim böyle yaparsa, Allah'tan hiçbir şey (yardım) yoktur. Ancak
onlardan korunma gayesiyle sakınma(nız) başka. Allah, sizi Kendisi'nden
sakındırır. Varış Allah'adır.

29- De ki: "Sinelerinizde olanı -gizleseniz de, açığa vursanız da-
Allah bilir. Ve göklerde olanı da, yerde olanı da bilir. Allah, herşeye
güç yetirendir."

30- Her bir nefsin hayırdan yaptıklarını hazır bulduğu ve her ne
kötülük işlediyse onunla kendisi arasında uzak bir mesafe olmasını
istediği o günü (düşünün). Allah, sizi Kendisi'nden sakındırır. Allah,
kullarına karşı şefkatli olandır.

31- De ki: "Eğer siz Allah'ı seviyorsanız bana uyun; Allah da sizi
sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır, esirgeyendir."

32- De ki: "Allah'a ve elçisine itaat edin." Eğer yüz çevirirlerse şüphesiz Allah, kafirleri sevmez.
33- Gerçek şu ki, Allah, Adem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti;
34- Onlar birbirlerinden (türeme tek) bir zürriyettir. Allah işitendir, bilendir.
35- Hani İmran'ın karısı: "Rabbim, karnımda olanı, 'her türlü
bağımlılıktan özgürlüğe kavuşturulmuş olarak' Sana adadım, benden kabul
et. Şüphesiz işiten bilen Sensin Sen" demişti.

36- Fakat onu doğurduğunda -Allah onun ne doğurduğunu daha iyi
bilirken- dedi ki: "Rabbim, doğrusu bir kız (çocuğu) doğurdum. Erkek
ise, kız gibi değildir. Ona Meryem adını koydum. Ben onu ve soyunu o
taşa tutulmuş (kovulmuş) şeytandan Sana sığındırırım."

37- Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu
güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriya'yı ondan sorumlu kıldı.
Zekeriya her ne zaman mihraba girdiyse, yanında bir yiyecek buldu:
"Meryem, bu sana nereden geldi?" deyince, "Bu, Allah Katındandır.
Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verendir" dedi.

38- Orada Zekeriya Rabbine dua etti: "Rabbim, bana Katından tertemiz bir soy armağan et. Doğrusu Sen, duaları işitensin" dedi.
39- O mihrapta namaz kılarken, melekler ona seslendi: "Allah, sana
Yahya'yı müjdeler. O, Allah'tan olan bir kelimeyi (İsa'yı) doğrulayan,
efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir."

40- Dedi ki: "Rabbim, bana gerçekten ihtiyarlık ulaşmışken ve karım
da kısırken nasıl bir oğlum olabilir?" "Böyledir" dedi, "Allah
dilediğini yapar."

41- (Zekeriya) "Rabbim, bana bir alamet (ayet) ver." dedi. "Sana
alamet, işaretleşme dışında, insanlarla üç gün konuşmamandır. Rabbini
çokça zikret ve akşam sabah O’nu tesbih et." dedi.

42- Hani melekler: "Meryem, şüphesiz Allah seni seçti, seni arındırdı ve alemlerin kadınlarına üstün kıldı," demişti.
43- "Meryem, Rabbine gönülden itaatte bulun, secde et ve rüku edenlerle birlikte rüku et."
44- Bunlar, gayb haberlerindendir; bunları sana vahyediyoruz.
Onlardan hangisi Meryem'i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur'a
atarlarken sen yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında
değildin.

45- Hani melekler, dediler ki: "Meryem, doğrusu Allah Kendinden bir
kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O,
dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu, saygındır' ve (Allah'a) yakın
kılınanlardandır."

46- "Beşikte de, yetişkinliğinde de insanlarla konuşacaktır. Ve O salihlerdendir."
47- "Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum
olabilir?" dedi. (Fakat) Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına
karar verirse, yalnızca ona "ol" der, o da hemen oluverir."

48- "Ona Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretecek."
49- İsrailoğulları’na elçi kılacak. (O, İsrailoğulları’na şöyle diyecek[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
"Gerçek şu, ben size Rabbinizden bir ayetle geldim. Ben size çamurdan
kuş biçiminde bir şey oluşturur, içine üfürürüm, o da hemencecik
Allah'ın izniyle kuş oluverir. Ve Allah'ın izniyle doğuştan kör olanı,
alaca hastalığına tutulanı iyileştirir ve ölüyü diriltirim.
Yediklerinizi ve biriktirdiklerinizi size haber veririm. Şüphesiz, eğer
inanmışsanız bunda sizin için kesin bir ayet vardır."

50- "Benden önceki Tevrat'ı doğrulamak ve size haram kılınan bazı
şeyleri helal kılmak üzere size Rabbinizden bir ayetle geldim. Artık
Allah'tan korkup bana itaat edin."

51- "Gerçekten Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O'na ibadet edin. Dosdoğru olan yol işte budur."
52- Nitekim İsa, onlarda inkarı sezince, dedi ki: "Allah için bana
yardım edecekler kimdir?" Havariler: "Allah'ın yardımcıları biziz; biz
Allah'a inandık, bizim gerçekten Müslümanlar olduğumuza şahid ol"
dediler.

53- "Rabbimiz, biz indirdiğine inandık ve elçiye uyduk. Böylece bizi şahidlerle beraber yaz."
54- Onlar (inanmayanlar) bir düzen kurdular. Allah da (buna
karşılık) bir düzen kurdu. Allah, düzen kurucuların en hayırlısıdır.

55- Hani Allah, İsa'ya demişti ki: "Ey İsa, doğrusu senin hayatına
Ben son vereceğim, seni Kendime yükselteceğim, seni inkar edenlerden
temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar inkara sapanların üstüne
geçireceğim. Sonra dönüşünüz yalnızca Banadır, hakkında anlaşmazlığa
düştüğünüz şeyde aranızda Ben hükmedeceğim."

56- "İnkar edenleri ise, dünyada ve ahirette şiddetli bir azapla azaplandıracağım. Onların hiç yardımcıları yoktur."
57- "İman edip salih amellerde bulunanların ecirleri eksiksiz ödenecektir. Allah, zalim olanları sevmez."
58- Bunları Biz sana ayetlerden ve hikmetli zikirden (Kur'an'dan) okuyoruz.
59- Şüphesiz, Allah Katında İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir.
Onu topraktan yarattı, sonra ona "ol" demesiyle o da hemen oluverdi.

60- Gerçek, Rabbinden (gelen)dir. Öyleyse kuşkuya kapılanlardan olma.
61- Artık sana gelen bunca ilimden sonra, onun hakkında seninle
'çekişip-tartışmalara girişirlerse' de ki: "Gelin, oğullarımızı ve
oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi
çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah'ın lanetini yalan
söyleyenlerin üstüne kılalım."

62- Şüphesiz bu, gerçek bir olayın haberidir. Allah'tan başka İlah
yoktur. Ve şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet
sahibidir.

63- Eğer yüz çevirirlerse elbette Allah, fesat çıkaranları bilir.
64- De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek (olan)
bir kelimeye (tevhide) gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim,
O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız
(diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim." Eğer yine yüz çevirirlerse,
deyin ki: "Şahid olun, biz gerçekten Müslümanlarız."

65- "Ey Kitap Ehli, İbrahim konusunda ne diye çekişip
tartışıyorsunuz? Tevrat da, İncil de ancak ondan sonra indirilmiştir.
Yine de akıl erdirmeyecek misiniz?"

66- İşte sizler böylesiniz; (diyelim ki) hakkında bilginiz olan
şeyde tartıştınız, ama hiç bilginiz olmayan bir konuda ne diye
tartışıp-duruyorsunuz? Oysa Allah bilir, sizler bilmezsiniz.

67- İbrahim, ne Yahudi idi, ne de Hıristiyandı: ancak, O hanif (muvahhid) bir Müslümandı, müşriklerden de değildi.
68- Doğrusu, insanların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar ve bu
peygamber ile iman edenlerdir. Allah, mü'minlerin velisidir.

69- Kitap Ehlinden bir grup, sizi şaşırtıp saptırmayı arzuladı;
fakat onlar ancak kendi nefislerini şaşırtıp-saptırırlar da şuuruna
varmazlar.

70- Ey Kitap Ehli, siz şahid olup dururken, ne diye Allah'ın ayetlerini inkar ediyorsunuz?
71- Ey Kitap Ehli, neden hakkı batıl ile örtüyor ve bildiğiniz halde hakkı gizliyorsunuz?
72- Kitap Ehlinden bir bölümü, dedi ki: "İman edenlere inene
gündüzün başlangıcında inanın, bitiminde ise inkar edin. Belki onlar da
dönerler."

73- "Ve sizin dininize uyanlardan başkasına inanıp güvenmeyin." De
ki: "Şüphesiz doğru yol Allah'ın dosdoğru yoludur. Size verilenin bir
benzeri birine (İslam peygamberine) veriliyor ya da Rabbinizin Katında
onlar (Müslümanlar) size karşı deliller getiriyorlar, diye mi (bu
telaşınız?) De ki: "Şüphesiz 'lütuf ve ihsan (fazl)' Allah'ın
elindedir, onu dilediğine verir. Allah (rahmeti) geniş olandır,
bilendir."

74- O, kime dilerse rahmetini tahsis eder, Allah büyük 'lütuf ve ihsan (fazl)' sahibidir.
75- Kitap Ehlinden öylesi vardır ki, bir kantar emanet bıraksan onu
sana geri verir; öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan,
sen, onun tepesine dikilip durmadıkça onu sana ödemez. Bu onların
"ümmiler (zayıf ve bilgisizler veya Ehl-i Kitap olmayanlar) konusunda
üzerinizde bir yol (sorumluluk) yoktur" demiş olmalarındandır. Oysa
kendileri (gerçeği) bildikleri halde Allah'a karşı yalan
söylemektedirler.

76- Hayır; kim ahdine vefa eder ve sakınırsa şüphesiz Allah da sakınanları sever.
77- Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir değere karşılık
satanlar... İşte onlar; onlar için ahirette hiçbir pay yoktur, kıyamet
gününde Allah onlarla konuşmaz, onları gözetmez ve onları arındırmaz.
Ve onlar için acı bir azap vardır.

78- Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini kitaba doğru eğip
bükerler, siz onu (bu okur göründüklerini) kitaptan sanasınız diye.
Oysa o kitaptan değildir. "Bu Allah Katındandır" derler. Oysa o, Allah
Katından değildir. Kendileri de bildikleri halde Allah'a karşı (böyle)
yalan söylerler.

79- Beşerden hiç kimsenin, Allah kendisine kitabı, hükmü ve
peygamberliği verdikten, sonra insanlara: "Allah'ı bırakıp bana kulluk
edin" deme (hakkı ve yetki)si yoktur. Fakat o, "Öğrettiğiniz ve ders
verdiğiniz kitaba göre Rabbaniler olunuz” (deme görevindedir.)

80- O, melekleri ve peygamberleri Rabler edinmenizi emretmez. Siz, Müslüman olduktan sonra, size küfrü mü emredecek?
81- Hani Allah peygamberlerden 'kesin bir söz (misak)' almıştı:
"Andolsun size kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini
doğrulayan bir elçi geldiğinde, ona kesin olarak iman edecek ve ona
yardımda bulunacaksınız." Demişti ki: "Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır
yükümü aldınız mı?" Onlar: "İkrar ettik" demişlerdi de "Öyleyse şahid
olun, Ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım" demişti.

82- Artık kim bundan sonra yüz çevirirse, onlar fasık olanlardır.
83- Peki onlar, Allah'ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Oysa
göklerde ve yerde her ne varsa -istese de, istemese de- O'na teslim
olmuştur ve O'na döndürülmektedirler.

84- De ki: "Biz Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak,
Yakup ve torunlarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere
Rablerinden verilenlere iman ettik. Onlardan hiçbiri arasında ayrılık
gözetmeyiz. Ve biz O'na teslim olmuşlarız."

85- Kim İslam'dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba uğrayanlardandır.
86- Kendilerine apaçık belgeler geldiği ve elçinin hak olduğuna
şahid oldukları halde, imanlarından sonra küfre sapan bir kavmi Allah
nasıl hidayete erdirir? Allah, zulmeden bir kavmi hidayete erdirmez.

87- İşte bunların cezası, Allah'ın meleklerin ve bütün insanların lanetlerinin üzerine olmasıdır.
88- İçinde temelli kalıcıdırlar. Onların azabı hafifletilmez ve onlar gözetilmezler.
89- Ancak bundan sonra tevbe edenler, 'salih olarak davrananlar' başka. Çünkü Allah, gerçekten bağışlayandır, esirgeyendir.
90- Doğrusu, imanlarından sonra inkar edenler, sonra inkarlarını
arttıranlar; bunların tevbeleri kesinlikle kabul edilmez. İşte bunlar,
sapıkların ta kendileridir.

91- Şüphesiz küfredip kafir olarak ölenler, bunların hiçbirisinden,
yeryüzü dolusu altını olsa -bunu fidye olarak verse de- kesin olarak
kabul edilmez. Onlar için acı bir azap vardır ve onların yardımcıları
yoktur.

92- Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe eremezsiniz. Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir.
93- Tevrat indirilmeden evvel, İsrail'in kendine haram
kıldıklarından başka, İsrailoğulları’na bütün yiyecekler helal idi. De
ki: "Şu halde eğer doğruysanız, Tevrat'ı getirin de onu okuyun".

94- Artık bundan sonra kim Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzerse, işte onlar, zalim olanlardır.
95- De ki: "Allah doğru söyledi. Öyleyse Allah'ı bir tanıyan
(Hanif)ler olarak İbrahim'in dinine uyun. O, müşriklerden değildi."

96- Gerçek şu ki, insanlar için ilk kurulan Ev, Bekke (Mekke) de, o,
kutlu ve bütün insanlar (alemler) için hidayet olan (Ka'be)dir.

97- Orada apaçık ayetler (ve) İbrahim'in makamı vardır. Kim oraya
girerse o güvenliktedir. Ona bir yol bulup güç yetirenlerin Ev'i
haccetmesi Allah'ın insanlar üzerindeki hakkıdır. Kim de inkar ederse,
şüphesiz, Allah alemlere karşı muhtaç olmayandır.

98- De ki: "Ey Kitap Ehli, Allah yaptıklarınıza şahid iken, ne diye Allah'ın ayetlerini inkar ediyorsunuz?"
99- De ki: "Ey Kitap Ehli, sizler şahidler olduğunuz halde, ne diye
iman edenleri Allah yolundan -onda bir çarpıklık bulmaya yeltenerek-
çevirmeye çalışıyorsunuz? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir."

100- Ey iman edenler, eğer kendilerine kitap verilenlerden herhangi
bir gruba boyun eğecek olursanız, sizi imanınızdan sonra tekrar küfre
döndürürler.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nikeforum.tr.cx
KarFırtınası
Kurucu
KarFırtınası


Mesaj Sayısı : 687
Forum Puanı : 1995
Rep Puanı : 53

ALİ İMRAN SURESİ MEALİ Empty
MesajKonu: Geri: ALİ İMRAN SURESİ MEALİ   ALİ İMRAN SURESİ MEALİ EmptyCuma 05 Ağus. 2011, 13:45

101- Allah'ın ayetleri size okunuyorken ve O'nun elçisi içinizdeyken
nasıl oluyor da inkar ediyorsunuz? Kim Allah'a sımsıkı tutunursa, artık
elbette o, dosdoğru olan bir yola iletilmiştir.

102- Ey iman edenler, Allah'tan nasıl korkup-sakınmak gerekiyorsa
öylece korkup-sakının ve siz, ancak Müslüman olmaktan başka (bir din ve
tutum üzerinde) ölmeyin.

103- Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve
Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar
idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun
nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun
kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye,
Allah, size ayetlerini böyle açıklar.

104- Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten
(münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte
bunlardır.

105- Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, parçalanıp ayrılan
ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap
vardır.

106- Bazı yüzlerin ağaracağı, bazı yüzlerin de kararacağı gün...
Yüzleri kapkara-kesilecek olanlara: "İmanınızdan sonra inkar ettiniz,
öyle mi? Öyleyse inkar etmenize karşılık olarak azabı tadın” (denilir).

107- Yüzleri ağaranlar ise, artık onlar Allah'ın rahmeti içindedirler, içinde de temelli kalacaklardır.
108- Bunlar sana hak olarak okumakta olduğumuz Allah'ın ayetleridir. Allah, alemlere zulüm isteyen değildir.
109- Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır ve (bütün) işler Allah'a döndürülür.
110- Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; maruf
(iyi ve İslam'a uygun) olanı emreder, münker olandan sakındırır ve
Allah'a iman edersiniz. Kitap Ehli de inanmış olsaydı, elbette
kendileri için hayırlı olurdu. İçlerinden iman edenler vardır, fakat
çoğunluğu fıska sapanlardır.

111- Onlar size ezadan başka kesinlikle bir zarar veremezler. Eğer
sizinle savaşırlarsa size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine
yardım da edilmez.

112- Her nerede bulunurlarsa bulunsunlar -Allah'ın ipine ve
insanların ipine (ahdine) sığınanlar başka- onlara zillet (zorluk
damgası) vurulmuştur. Onlar, Allah'tan bir gazaba uğradılar da
üzerlerine aşağılanma (damgası) vuruldu. Bu, Allah'ın ayetlerini inkar
etmeleri ve peygamberleri haksız yere öldürmeleri nedeniyledir. (Yine)
Bu, isyan etmeleri ve haddi aşmaları dolayısıyladır.

113- Onların hepsi bir değildir. Kitap Ehli'nden bir topluluk vardır
ki, gece vaktinde ayakta durup Allah'ın ayetlerini okuyarak secdeye
kapanırlar.

114- Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman eder, maruf olanı
emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte
bunlar salih olanlardandır.

115- Onlar hayırdan her ne yaparlarsa, elbette ondan yoksun bırakılmazlar. Allah, muttakileri bilendir.
116- Gerçekten inkar edenlerin ise, ne malları, ne çocukları, onlara
Allah'tan yana bir şey sağlayamaz. İşte onlar, ateşin halkıdırlar,
onda temelli olarak kalacaklardır.

117- Onların bu dünya hayatındaki harcamaları kendi nefislerine
zulmetmiş olan bir kavmin ekinine isabet eden kavurucu soğukluktaki bir
rüzgara benzer ki onu (ekini) helak etmiştir. Allah, onlara
zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmetmektedirler.

118- Ey iman edenler, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar
size kötülük ve zarar vermeye çalışıyor, size zorlu bir sıkıntı verecek
şeyden hoşlanırlar. Buğz (ve düşmanlıkları) ağızlarından dışa
vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür. Size
ayetlerimizi açıkladık; belki akıl erdirirsiniz.

119- Sizler, işte böylesiniz; onları seversiniz, oysa onlar sizi
sevmezler. Siz kitabın tümüne inanırsınız, onlar sizinle
karşılaştıklarında "inandık" derler, kendi başlarına kaldıklarında ise,
size olan kin ve öfkelerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar. De ki:
"Kin ve öfkenizle ölün." Şüphesiz Allah, sinelerin özünde saklı duranı
bilendir.

120- Size bir iyilik dokununca tasalanırlar, size bir kötülük isabet
ettiğindeyse buna sevinirler. Eğer siz sabreder ve sakınırsanız,
onların 'hileli düzenleri' size hiçbir zarar veremez. Şüphesiz, Allah,
yapmakta olduklarını kuşatandır.

121- Hani sen, mü'minleri savaşmak için elverişli yerlere
yerleştirmek için evinden erkenden ayrılmıştın. Allah işitendir,
bilendir.

122- O zaman sizden iki grup, neredeyse 'çözülüp geri çekilmek'
istemişti. Oysa Allah onların (Velisi) yardımcısıydı. Artık mü'minler,
yalnızca Allah'a tevekkül etmelidir.

123- Andolsun, siz güçsüz iken Allah size Bedir'de yardımıyla zafer verdi. Şu halde Allah'tan sakının, O'na şükredebilesiniz.
124- Sen mü'minlere: "Rabbinizin size meleklerden indirilmiş üç bin kişiyle yardım-iletmesi size yetmez mi?" diyordun.
125- Evet, eğer sabrederseniz, sakınırsanız ve onlar da aniden
üstünüze çullanıverirlerse, Rabbiniz size meleklerden nişanlı beş bin
kişiyle yardım ulaştıracaktır.

126- Allah bunu (yardımı) size ancak bir müjde olsun ve kalpleriniz
bununla tatmin bulsun diye yaptı. 'Yardım ve zafer’ (nusret) ancak
üstün ve güçlü, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah'ın Katındandır.

127- (Ki bununla) İnkar edenlerin önde gelenlerinden bir kısmını
kessin (helak etsin) ya da 'umutları suya düşmüşler olarak onları'
tepesi aşağı getirsin de geri dönüp gitsinler.'

128- (Allah'ın) Onların tevbelerini kabul etmesi veya zalim
olduklarından dolayı azaplandırması işinden sana bir şey (sorumluluk ve
görev) yoktur.

129- Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ındır. Kimi dilerse
bağışlar, kimi dilerse azaplandırır. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

130- Ey iman edenler, faizi kat kat artırılmış olarak yemeyin. Ve Allah'tan sakının, umulur ki kurtulursunuz.
131- Ve kafirler için hazırlanmış olan ateşten sakının.
132- Allah'a ve elçisine itaat edin, ki merhamet olunasınız.
133- Rabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan
cennete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakiler için hazırlanmıştır.

134- Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini
yenenler ve insanlar(daki hakların)dan bağışlama ile (vaz)geçenlerdir.
Allah, iyilik yapanları sever.

135- Ve 'çirkin bir hayasızlık' işledikleri ya da nefislerine
zulmettikleri zaman, Allah'ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı
bağışlanma isteyenlerdir. Allah'tan başka günahları bağışlayan kimdir?
Bir de onlar yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyenlerdir.

136- İşte bunların karşılığı, Rablerinden bağışlanma ve içinde ebedi
kalacakları, altından ırmaklar akan cennetlerdir. (Böyle)
Yapıp-edenlere ne güzel bir karşılık (ecir var).

137- Gerçek şu ki, sizden önce nice sünnetler gelip-geçmiştir.
Bundan dolayı yeryüzünde gezip-dolaşın da yalanlayanların uğradıkları
sonuç nasıl oldu bir görün.

138- Bu (Kur'an) insanlar için bir beyan sakınanlar için de bir hidayet ve öğüttür.
139- Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz.
140- Eğer bir yara aldıysanız, o kavme de benzeri bir yara
değmiştir. İşte o günleri Biz onları insanlar arasında devrettirip
dururuz. Bu, Allah'ın iman edenleri belirtip-ayırması ve sizden
şahidler (veya şehidler) edinmesi içindir. Allah, zulmedenleri sevmez;

141- (Yine bu) Allah'ın, iman edenleri arındırması ve inkar edenleri yok etmesi içindir.
142- Yoksa siz, Allah, içinizden cihad edenleri belirtip-ayırt
etmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırt etmeden cennete gireceğinizi
mi sandınız?

143- Andolsun, siz onunla karşılaşmadan önce ölümü temenni ediyordunuz. İşte onu gördünüz, ama bakıp duruyorsunuz.
144- Muhammed, yalnızca bir elçidir. Ondan önce nice elçiler
gelip-geçmiştir. Şimdi O ölürse ya da öldürülürse, siz topuklarınız
üzerinde gerisin geriye mi döneceksiniz? İki topuğu üzerinde gerisin
geri dönen kimse, Allah'a kesinlikle zarar veremez. Allah, şükredenleri
pek yakında ödüllendirecektir.

145- Allah'ın izni olmaksızın hiçbir nefis için ölmek yoktur. O,
süresi belirtilmiş bir yazıdır. Kim dünyanın yararını (sevabını)
isterse ona ondan veririz, kim ahiret sevabını isterse ona da ondan
veririz. Biz şükredenleri pek yakında ödüllendireceğiz.

146- Nice peygamberle birlikte birçok Rabbani (bilgin)ler savaşa
girdiler de, Allah yolunda kendilerine isabet eden (güçlük ve
mihnet)den dolayı ne gevşeklik gösterdiler, ne boyun eğdiler. Allah,
sabredenleri sever.

147- Onların söyledikleri: "Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki
aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı (bastıkları yerde) sağlamlaştır
ve bize kafirler topluluğuna karşı yardım et" demelerinden başka bir
şey değildi.

148- Böylece Allah, dünya ve ahiret sevabının güzelliğini onlara verdi. Allah iyilikte bulunanları sever.
149- Ey iman edenler, eğer inkar edenlere itaat ederseniz, sizi
topuklarınız üzerinde gerisin-geri çevirirler, böylece büyük hüsrana
uğrayanlara dönersiniz.

150- Hayır, sizin Mevlanız Allah'tır. O, yardım edenlerin en hayırlısıdır.
151- Kendisi hakkında hiçbir delil indirmediği şeyi Allah'a ortak
koştuklarından dolayı küfredenlerin kalplerine korku salacağız. Onların
barınma yerleri ateştir. Zalimlerin konaklama yeri ne kötüdür.

152- Andolsun, Allah size verdiği sözünde sadık kaldı; siz O'nun
izniyle onları kırıp-geçiriyordunuz. Öyle ki sevdiğiniz (zafer)i size
gösterdikten sonra, siz yılgınlık gösterdiniz, isyan ettiniz ve emir
hakkında çekiştiniz. Sizden kiminiz dünyayı, kiminiz ahireti istiyordu.
Sonra (Allah) denemek için sizi ondan çevirdi. Ama (yine de) sizi
bağışladı. Allah mü'minlere karşı fazl (ve ihsan) sahibi olandır.

153- Siz o zaman durmaksızın uzaklaşıyor, kimseye dönüp
bakmıyordunuz. Elçi de sürekli sizi arkadan çağırıyordu. (Allah)
Elinizden kaçırdıklarınıza ve size isabet edene üzülmemeniz için sizi
kederden kedere uğrattı. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

154- Sonra kederin ardından üzerinize bir güvenlik (duygusu)
indirdi, bir uyuklama ki, içinizden bir grubu sarıveriyordu. Bir grup
da, canları derdine düşmüştü; Allah'a karşı haksız yere cahiliye
zannıyla zanlara kapılarak: "Bu işten bize ne var ki?" diyorlardı. De
ki: "Şüphesiz işin tümü Allah'ındır." Onlar, sana açıklamadıkları şeyi
içlerinde gizli tutuyorlar, "Bu işten bize bir şey olsaydı, biz burada
öldürülmezdik" diyorlar. De ki: "Evlerinizde olsaydınız da üzerlerine
öldürülmesi yazılmış olanlar, yine devrilecekleri yerlere gidecekti.
(Bunu) Allah, sinelerinizdekini denemek ve kalplerinizde olanı
arındırmak için (yaptı). Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.

155- İki topluluğun karşı karşıya geldikleri gün, sizden geri
dönenleri, kazandıkları bazı şeyler dolayısıyla şeytan onların ayağını
kaydırmak istemişti. Ama andolsun ki, Allah onları affetti. Şüphesiz
Allah, bağışlayandır, yumuşak olandır.

156- Ey iman edenler, inkar edenler ile yeryüzünde gezip dolaşırken
veya savaşta bulundukları sırada (ölen) kardeşleri için: "Yanımızda
olsalardı, ölmezlerdi, öldürülmezlerdi" diyenler gibi olmayın. Allah,
bunu onların kalplerinde onulmaz bir hasret olarak kıldı. Dirilten ve
öldüren Allah'tır. Allah, yaptıklarınızı görendir.

157- Andolsun, eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz,
Allah'tan olan bir bağışlanma ve rahmet, onların bütün toplamakta
olduklarından daha hayırlıdır.

158- Andolsun, ölseniz de, öldürülseniz de şüphesiz Allah'a (varıp) toplanacaksınız.
159- Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın.
Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi.
Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda
onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah'a tevekkül et.
Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.

160- Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye uğratacak
yoktur ve eğer sizi 'yapayalnız ve yardımsız' bırakacak olursa, O’ndan
sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse mü'minler, yalnızca Allah'a
tevekkül etsinler.

161- Hiçbir peygambere, emanete ihanet yaraşmaz. Kim ihanet ederse,
kıyamet günü ihanet ettiğiyle gelir. Sonra her nefis ne kazandıysa,
(ona) eksiksiz olarak ödenir. Onlar haksızlığa uğratılmazlar.

162- Allah'ın rızasına uyan kişi, Allah'tan bir gazaba uğrayan ve
barınma yeri cehennem olan kişi gibi midir? Ne kötü barınaktır o.

163- Allah Katında onlar derece derecedir. Allah yaptıklarını görendir.
164- Andolsun ki Allah, mü'minlere, içlerinde kendilerinden onlara
bir peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. (Ki O) Onlara ayetlerini
okuyor, onları arındırıyor ve onlara kitabı ve hikmeti öğretiyor.
Ondan önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler.

165- İki misline uğrattığınız bir musibet size isabet edince mi: "Bu
nereden" dediniz? De ki: "O, sizin kendinizdendir." Şüphesiz Allah,
herşeye güç yetirendir.

166- İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün, size isabet eden
ancak Allah'ın izniyle idi. (Bu, Allah'ın) mü'minleri ayırt etmesi;

167- Münafıklık yapanları da belirtmesi içindi. Onlara: "Gelin,
Allah'ın yolunda savaşın ya da savunma yapın" denildiğinde, "Biz
savaşmayı bilseydik elbette sizi izlerdik" dediler. O gün onlar,
imandan çok küfre daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla
söylüyorlardı. Allah, onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir.

168- Onlar, kendileri oturup kardeşleri için: "Eğer bize itaat
etselerdi, öldürülmezlerdi" diyenlerdir. De ki: "Eğer doğru sözlüler
iseniz, ölümü kendinizden savın öyleyse."

169- Allah yolunda öldürülenleri sakın 'ölüler' saymayın. Hayır, onlar, Rableri Katında diridirler, rızıklanmaktadırlar.
170- Allah'ın Kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç
içindedirler. Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdelemeyi
isterler ki, onlara hiçbir korku yoktur, mahzun da olacak değillerdir.

171- Onlar, Allah'tan bir nimeti, bir fazlı (bolluğu) ve gerçekten
Allah'ın mü'minlerin ecrini boşa çıkarmadığını müjdelemektedirler.

172- Kendilerine yara isabet ettikten sonra, Allah ve elçisinin
çağrısına icabet edenler, içlerinden iyilik yapanlar ve sakınanlar için
büyük bir ecir vardır.

173- Onlar, kendilerine insanlar: "Size karşı insanlar
topla(n)dılar, artık onlardan korkun" dedikleri halde imanları artanlar
ve: "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" diyenlerdir.

174- Bundan dolayı, kendilerine hiçbir kötülük dokunmadan bir bolluk
(fazl) ve Allah'tan bir nimetle geri döndüler. Onlar, Allah'ın
rızasına uydular. Allah, büyük fazl (ve ihsan) sahibidir.

175- İşte bu şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Siz onlardan korkmayın, eğer mü'minlerseniz, Benden korkun.
176- Küfürde 'büyük çaba harcayanlar' seni üzmesin. Çünkü onlar,
Allah'a hiçbir şeyle zarar veremezler. Allah, onları ahirette pay
sahibi kılmamayı ister. Onlar için büyük bir azap vardır.

177- Onlar, imana karşılık küfrü satın alanlardır. Onlar, Allah'a
hiçbir şeyle zarar veremezler. Onlar için acıklı bir azap vardır.

178- O küfre sapanlar, kendilerine tanıdığımız süreyi sakın
kendileri için hayırlı sanmasınlar, Biz onlara, ancak günahları daha da
artsın, diye süre vermekteyiz. Onlar için aşağılatıcı bir azap vardır.

179- Allah, murdar olanı, temiz olandan ayırt edinceye kadar
mü'minleri, sizin kendisi üzerinde bulunduğunuz durumda bırakacak
değildir. Allah sizi gayb üzerine muttali kılacak değildir. Ama Allah,
elçilerinden dilediğini seçer. Öyleyse siz de Allah'a ve elçisine iman
edin. Eğer iman eder ve sakınırsanız, sizin için büyük bir ecir vardır.

180- Allah'ın, bol ihsanından kendilerine verdiği şeylerde cimrilik
edenler, bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır; bu,
onlar için şerdir; kıyamet günü, cimrilik ettikleriyle
tasmalandırılacaklardır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Allah
yaptıklarınızdan haberi olandır.

181- Andolsun; "Gerçek, Allah fakirdir, biz ise zenginiz" diyenlerin
sözlerini Allah işitmiştir. Onların bu sözlerini ve peygamberleri
haksız yere öldürmelerini yazacağız ve: "Yakıcı olan azabı tadın"
diyeceğiz.

182- Bu, ellerinizin önden sunduklarıdır. Allah, gerçekten kullara zulmedici değildir.
183- "Allah bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir
elçiye inanmamamız konusunda and verdi," diyenlere de ki: "Şüphesiz,
benden önce nice elçiler, apaçık belgeler ve söylediklerinizle geldi;
eğer, siz doğru idiyseniz, o halde onları ne diye öldürdünüz?"

184- Eğer seni yalanlarlarsa, senden önce apaçık belgeler, Zeburlar ve aydınlık kitapla gelen elçileri de yalanlamışlardır.
185- Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz
eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete
sokulursa, artık o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı
metadan başka bir şey değildir.

186- Andolsun, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz ve
sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta
olanlardan elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz. Eğer
sabreder ve sakınırsanız (bu) emirlere olan azimdendir.

187- Hani kitap verilenlerden: "Onu mutlaka insanlara
açıklayacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz" diye kesin söz almıştı. Fakat
onlar, bunu arkalarına attılar ve ona karşılık az bir değeri satın
aldılar. O aldıkları şey ne kötüdür.

188- Getirdikleriyle sevinen ve yapmadıkları şeyler nedeniyle
övülmekten hoşlananları (kazançlı) sayma; onları azaptan kurtulmuş
olarak sayma. Onlar için acı bir azap vardır.

189- Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Allah, herşeye güç yetirendir.
190- Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün art
arda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır.

191- Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler
ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] "Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru."

192- "Rabbimiz, şüphesiz Sen kimi ateşe sokarsan, artık onu 'hor ve aşağılık' kılmışsındır; zulmedenlerin yardımcıları yoktur."
193- "Rabbimiz, biz: "Rabbinize iman edin" diye imana çağrıda
bulunan bir çağırıcıyı işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz, bizim
günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik yapanlarla
birlikte öldür."

194- "Rabbimiz, elçilerine va'dettiklerini bize ver, kıyamet gününde
de bizi 'hor ve aşağılık' kılma. Şüphesiz Sen, va'dine muhalefet
etmeyensin."

195- Nitekim Rableri onlara (dualarını kabul ederek) cevab verdi:
"Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın
işini boşa çıkarmam. Sizin kiminiz kiminizdendir. İşte, hicret
edenlerin, yurtlarından sürülüp-çıkarılanların ve yolumda işkence
görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim ve
onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Allah
Katından bir karşılık (sevap)tır. (O) Allah, karşılığın (sevabın) en
güzeli O'nun Katındadır."

196- İnkar edenlerin ülke ülke dönüp-dolaşmaları seni aldatmasın.
197- (Bu) Az bir yarar(lanma)dır. Sonra bunların barınma yerleri cehennemdir. Ne kötü bir yataktır o!
198- Ama Rablerinden korkup-sakınanlar; onlar için Allah Katında
-bir şölen olarak- altlarından ırmaklar akan -içinde ebedi kalacakları-
cennetler vardır. İyilik yapanlar için, Allah'ın Katında olanlar daha
hayırlıdır.

199- Şüphesiz, Kitap Ehlinden, Allah'a; size indirilene ve
kendilerine indirilene -Allah'a derin saygı gösterenler olarak-
inananlar vardır. Onlar Allah'ın ayetlerine karşılık olarak az bir
değeri satın almazlar. İşte bunların Rableri Katında ecirleri vardır.
Şüphesiz Allah, hesabı çok çabuk görendir.

200- Ey iman edenler, sabredin ve sabırda yarışın, (sınırlarda) nöbetleşin. Allah'tan korkun. Umulur ki kurtulursunuz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nikeforum.tr.cx
 
ALİ İMRAN SURESİ MEALİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Asr Suresi'nin Meali
» NİSA SÜRESİ MEALİ
» FATİHA SURESİ MEALİ
» BAKARA SURESİ MEALİ
» MAİDE SURESİ MEALİ

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Saklı Düşler  :: Her Telden :: Dini Konular :: Mealler(açıklamalı)-
Buraya geçin: