KİTABIN ADI : SEVDALİNKA
KİTABIN YAZARI : AYŞE KULİN
BASIM YILI : 2002
SAYFA SAYISI : 307
Bu kitap, Osmanlı öncesinde dini nedenlerle Haçlı Orduları
tarafından, Birinci ve İkinci dünya Savaşları sonrasında ve 1992
Savaşı’nda ise Sırplar ve Hırvatlar tarafından sürekli soykırıma tabi
tutulan ama asla yok edilemeyen Boşnak halkının acılarını,Türk halkına
biraz olsun tanıtabilmek amacıyla yazılmıştır.
Roman, savaş öncesinde Tito’nun kurduğu altı federe devletten
oluşan Yugoslavya Federatif Cumhuriyeti’nde, aşırı milliyetçiliği
azdırarak savaşı tırmandıran ve sonuçta Yugoslavya’yı alevler içinde
bırakan günleri anlatıyor, savaşın ilk üç yılında yaşananları okura
aktarıyor.
Kitapta yazılan olaylar belgesel nitelikli, tarihi ve siyasi kişilerin dışındaki karakterler kurgudur.
ÖZETİ:
Sevdalinka,belgesel nitelikli bir romandır. Boşnakların
tarihteki rolü, Bosna Savaşı ve öncesinde gelişen olaylar kronolojik bir
sıra takip edilmeksizin roman kurgusu içinde anlatılmaktadır.
Roman kahramanı, Nimeta, bir inşaat mühendisi ile evli ve iki
çocuk annesidir. Bosna Televizyonu’nda haber görevlisi olarak
çalışmaktadır. Mesleği gereği, Bosna Savaşının başlamasına kadar ülke
içinde meydana gelen olayları yerinde gözlemler. Bu görevlerden birinde
Zagreb’de çalışan gazeteci Stefan ile tanışır. Kısa zamanda ilişkileri
aşka dönüşür. Nimeta , ailesi ve Stefan arasında bir tercih yapma
zorunluluğu karşısında kendi içinde psikolojik bir savaş vermektedir.
Aynı günlerde ülke içerisinde de mevcut düzen yavaş yavaş bozulmakta ,
Yugoslavya Federasyonu muhtemel bir iç savaşa doğru ilerlemektedir. Daha
net bir ifade ile , Sırbistan , “Büyük Sırbistan” arzusuyla federasyonu
sonu meçhul lakin muhakkak kan ve acı dolu bir savaşa ; faturasını
Boşnaklar’ın çok ağır ödeyeceği kanlı bir savaşa sürüklemektedir.
Savaş sırasında Bosna’da yaşananlar olaylar göz göre göre
yapılan bir soykırımın apaçık delilleri ve medeniyetin temsilcisi olan
Avrupanın gerçek yüzünü tüm dünyaya bir kez daha göstermesidir. Kitapta
yapılan birkaç tasvirde hissedilenler şöyle anlatılmaktadır;
Postane binasının yanı sıra Milli Tiyatro,Hukuk Fakültesi ve
civardaki binalar da yanıyor,yeni patlamalarla bu ateş dansına eşlik
ediyorlardı.Rüzgarda uçuşan kızıl saçlar gibi savrulan alevleriyle har
har yanıyorlardı.Yandıkça,kırmızı bir fona çizilmiş,simsiyah iskeletlere
dönüşüyorlardı.
Nimeta,taş kesilmiş,geçmişini seyrediyordu alazların
ötesinde.Çocuklugu,gençligi,anıları,sevinçleri,kederleri incelip
uzayarak,bükülerek alevlerin arasında göğe yükseliyor,Saraybosna
külleriyle birlikte sağa sola savruluyordu.
ANA FİKRİ:
İnsanlar arasında ırk,dil,din yüzünden yaşanan kavgalar sona
ermeli ve insanlar bir arada yaşamayı öğrenmelidir.Yurtta Sulh,Cihanda
Sulh düsturunun insanların mutlulugu için ne kadar vazgeçilmez oldugu
anlasılmalıdır.