Gülümserken
Efendimiz (sav), şaka yaparken bile asla yalan söylemezdi.
Hanım sahabilerden biri Resullullah’a (sav) ürkek bir şekilde çekinerek bir dileğini anlatmakatadır.
Efendimiz onu rahatlatmak ister.
Bir ara sözünü keserek sorar:
– Sen şu gözünde ak olan kişinin eşisin, değil mi?
Hanım sahabi şaşırarak:
– Ey Allah’ın Elçisi, benim kocamın gözünde ak yoktur.
– Her insanın gözünde ak olur.
Kadın sahabi anlar ve tebessüm eder.
ccc
Bir yolculuk sırasında Enceşe isimli bir arkadaşı develerinin önünde,
daha hızlı yürümeleri için şarkı söyleyerek tempo tutmaktadır.
Şarkı hızlanır, tempo yükselir ve develerin sürati de artar.
Develerin üzerinde bulunan hanımlar için endişeye kapılan Efendimiz (sav) Enceşe’ye seslenir.
– Enceşe dikkat et! Billurlar kırılmasın!
ccc
Yaşlı bir kadın mescide, Efendimiz (sav)’in yanına gelir ve
– Ey Allah’ın Elçisi, benim için dua et de Allah beni cennetine koysun. Efendimiz:
– Yaşlı kadınlar cennete giremez, der.
Kadın üzülür, neredeyse ağlayacaktır.
Efendimiz (sav)’in yüzünde bir tebessüm yayılır:
– Üzülme, yani yaşlı değil, bir genç kız olarak cennete gireceksin, der.
ccc
Bir arkadaşı kendisinden bir binek devesi ister. O:
– Olur,seni bir dişi deve yavrusuna bindirelim, der.
Arkadaşı şaşırarak, itiraz eder:
– İyi ama Ey Allah’ın Elçisi, ben dişi deve yavrusunu ne yapayım. Bir işime yaramaz ki!
Bunun üzerine peygamberimiz:
– Bütün develer bir dişi devenin yavrusu değil midir? der.
İnsanlardan bir insan olma
O kendi işini kendi görmekten hoşlanırdı. Arkadaşları bütün işini
yapmaya hazır olmalarına rağmen bunu istemezdi. Evdeyken, elbiselerini
yamar, evi süpürür, keçileri sağar, develeri bağlar ve yemlerini
verirdi.
Ayrıca, ayakkabılarını ve delik su kırbalarını tamir eder, hiçmetçilere de yardım ederek onlarla birlikte hamur yoğururdu.
Çarşıdan yiyeceğini kendi taşır, birisi “Ey Allah’ın elçisi! İzin ver
ben taşıyayım” dediğinde, “her mümin taşıyabiliyorsa kendi yükünü kendi
taşısın” derdi.
ccc
Arkadaşalarından Rabia oğlu Amir’le beraber mescide gitmektedir.
Ayakkabısının bağı çözülür. Amir hemen atılıp, bağlamak ister.
Efendimiz (sav) engel olur, kendi bağlar. Bir yandan da Amir’e hitap
eder:
– Bu, başkasına hizmet gördürmektir. Ben ise başkasına hizmet gördürmeyi sevmem.
ccc
Bedir’e doğru yol alınmaktadır. Deve azdır, ancak üç kişiye bir tane
düşer ve sırayla binilir. Efendimiz (sav)’le aynı deveyi paylaşan
arkadaşları kendi haklarından gönüllü olarak vazgeçerler. Sürekli O’nun
binmesini isterler. O ise kabul etmez:
– “Siz” der, “benden daha güçlü değilsiniz. Kaldı ki bende sizin kadar sevap kazanmaya muhtacım.”
ccc
Sahabe naklediyor: “Bir gün aklından zoru olan bir kadın geldi, Allah
Resulü’nün elinden tutarak çekti ve O’na: “Gel benim evimdeki şu işimi
gör.” dedi. Kadın Allah Resulü’nün kolundan çekiyor, O da arkasına
takılıp gidiyor, derken sahabe de onların arkasına düşüyor. Ve Allah
Resulü gayet rahat bir şekilde kadının dediği işi görüyor, sonra geri
dönüyor. Bu iş, belki bir ev süpürmek, belki de yıkanmış çamaşırları
sıkmaktı. İşin şekli ne olursa olsun, Allah Resulü bu işi yapmıştı. Zira
O, kimseyi üzmeyen, darıltmayan bir insandı. O, saygı insanıydı ve
O’nun bu hareketi asla zillet de değildi.
ccc
Bir yolculuktadırlar... Yemek için mola verilir. Arkadaşlarının her biri bir görev üstlenir. Hz Muhammed(sav) de:
– "Ben de ateş için odun toplayayım", der
Arkadaşları önüne geçmek isterler.
– Ey Allah'ın Elçisi! Siz dinlenin biz o işi de görürüz.
Efendimiz (sav) bütün ciddiyetiyle cevaplar:
– "Gerçekten bunu isteyerek yapacağınızı biliyorum. Ancak ben bir
topluluk içinde ayrıcalıklı bir durumda bulunmaktan hoşlanmam. Bunu
Allah da sevmez." Ve odunları toplamaya koyulur.
ccc
Hz. Ömer kendisinden Umre yapmak üzere Mekke'ye gitmek için izin ister. O sevinerek izin verir ve öğütler:
– "Kardeşim! Duanda beni de unutma."
O gün Hz. Ömer'in anlatımıyla hayatının en sevinçli günüdür.
ccc
“Çocuğu olan onunla çocuklaşsın" der. Koşu yarışı yapan çocuklar
görünce O da aralarına karışır. Kazananı ödül olarak devesinin üzerine
alır ve Medine sokaklarında gezdirir.
ccc
Mescid’e yakın bir yerde Habeşistanlı zenci müslümanlar yerel bir oyun
oynamaktadırlar. Efendimiz (sav)’in aklına eşi Ayşe gelir. Eve gider ve
– Ayşe, gel sen de seyret, der.
Hz. Ayşe, oyunu,
– Ben de yanağımı Allah’ın Elçisinin omuzu üzerine koyarak seyretmeye başladım, diye anlatır.
Oyun uzun sürer, Efendimiz (sav) arada bir
– Doymadın mı? diye sorar. Hz. Ayşe kendi deyimiyle
“Bana olan sevgisini denemek için”
– Hayır! diye cevap verir. Efendimiz (sav) yorulmasına rağmen sesini çıkarmaz. Ayak değiştirerek dikilmeye devam eder.